“Küçücük bir çocukken zulmü iliklerine kadar hissetti. Bundan sonra hiç durmadan bu uğurda mücadele verdi. Dini, dili, ırkı fark etmeksizin sadece sevdi. Sesini dünyaya duyurmak için bir şampiyonluğa ihtiyaç varsa onu da halledebilirdi; etti de. Muhammed Ali, başka çocuklar onun gibi gözyaşı dökmesin diye kendini gözyaşlarıyla yeniden inşa etti.” (www.kadinvekadin.net) Bu ifadeler Muhammed Ali’nin cenaze töreninde hazır bulunan dönemin ABD Eski Başkanı Bill Clinton’a aittir.
Evet, Muhammed Ali, pek çok genç tarafından hem azmi hem de inatçı kişiliğiyle örnek alınan, hayranlık duyulan biri olup boks dünyasının gördüğü en başarılı sporculardan biriydi. O, bu yönüyle bütün dünyanın tanıdığı efsane bir isim olarak tarihe geçti. Çıktığı her maç milyonlar tarafından soluk soluğa izlendi. Bu nedenle onun yaşam öyküsü ve mücadelesi beklenenden çok daha fazla ilgi gördü. Biz de onun hem kısa biyografisini hem de boks hayatındaki dönüm noktalarını yazalım istedik.
Çocukluğu ve Boksla Tanışması
O, 1942 yılında Louisville Kentucky’de dünyaya geldi. Onun, gerçek adı Cassius Marcellus Clay Jr’dir. Onun boksla tanışması, 12 yaşında çaldırdığı bir bisiklet sebebiyle olur. Yoksul bir ailenin çocuğu olarak bisikletinin çalınmasına öyle sinirlenmiştir ki şikâyetini dinleyen polise, bu kişiyi bir eline geçirirse neler yapabileceğini anlatır. Polisliğin yanı sıra bir spor salonunu da işleten Joe Martin, Cassius’un küçük yaşına rağmen gösterdiği bu ciddi tavrından etkilenir. Ona boks öğretebileceğini, böylece bisiklet hırsızı ile karşılaşırsa onunla kozlarını paylaşabileceğini söyler. İşte boks dünyasının gördüğü en başarılı sporculardan biri olan Clay, bu yüzden olsa gerek boksör sıfatıyla, yıllar sonra çalınan bisikletinin aynısını bulur ve onunla ikonik bir poz verir.
İlk Altın Madalya ve Yaşadığı Talihsizlik
O, Roma Olimpiyatları’nda (1960), Polonyalı sporcu Zbigniew Pietrzykowski’yi yenerek aldığı altın madalya ile amatörlükten profesyonelliğe adım atmakla kalmaz, aynı zamanda zirve bir şöhretin de kapısını aralar. Babası, şehir dışındaki maçlar hariç onun bütün karşılaşmalarını izler. Öyle ki Muhammed Ali, onu, çıktığı her maçta arkasına yaslandığı bir dağ gibi görür.
Roma’dan Amerika’ya altın madalyayla dönmenin sevincini yaşadığı günlerde arkadaşı Ronnie King ile bir restorana gider. Masaya servis yapan garson kız, yüzlerine hakaret edercesine “siyahlara servis yapamayacağını” söyler. O, nezaketle; “Bayan, ben olimpiyat şampiyonu Cassius Clay’im.” der. Ancak garson kız; “Kim olduğunuz hiç fark etmez.” deyince Muhammed Ali, çok büyük bir hayal kırıklığına uğrar. Bu duruma çok sinirlenir ve göğsündeki madalyanın zincirini kopararak hırsla yakındaki Ohio Nehri’ne fırlatır. O an madalyayla birlikte bütün hayalleri de nehrin bulanık sularına gömülür. Roma’daki heyecanının ardından yaşadığı bu talihsizlik onda her ne kadar anlık bir öfke patlamasına sebep olsa da kısa sürede kendini toparlar. Yaşadığı bu üzücü hadise onun inatçı kişiliğini tetikleyerek azmini katbekat arttırır. Artık bundan sonra sadece rakibine değil, aynı zamanda ırkçı düşüncenin suratına da sert kroşeler indirecektir.
Müslüman Olması
Ünlü boksör, yaşadığı bu üzücü hadiseden sonra kim olduğunu ve aslının ne olduğunu araştırmaya başlar. Elde ettiği bulgular neticesinde kendisinin Afrikalı ve dedelerinin de Müslüman olduğunu öğrenir. Dolayısıyla ulaştığı bu bilgiler onun İslam’ı araştırmasına vesile olur. İslam’da onu en çok etkileyen argüman ise Veda Hutbesi’nde geçen, “Hepiniz Âdem’in çocuklarısınız. Âdem ise topraktan yaratıldı. Arab’ın Arap (Acem) olmayana, Arap olmayanın da Arap üzerine üstünlüğü yoktur. Beyaz tenlinin siyah tenli üzerine, siyahın da beyaz tenli üzerinde bir üstünlüğü yoktur.” (spor.haber7.com, 2022) ifadeleri olur. Bundan sonra da inancıyla alakalı kamuoyuna bir bilgi vermeksizin adını Muhammed Ali olarak değiştirmeye karar verir.
Dünya Şampiyonluğu ve Kimliğini Açıklaması
O, Sonny Liston’u 1964’te yenip dünya şampiyonu olduğunda 22 yaşındadır. Artık zirvede onun adı vardır. Bu şampiyonluğun ardından Müslüman olduğunu ve adını da Muhammed Ali olarak değiştirdiğini açıklamanın zamanı geldiğini düşünür. Ancak hiçbir şey düşündüğü gibi olmaz ve büyük bir tepkiyle karşılanır. Maalesef kazandığı dünya şampiyonluğu onun ne rengini ne dinini ne de adını değiştirmesine kâfi gelmez. Ve eskiden olduğu gibi İslam’ı bir nefret dini olarak gören beyaz ve ılımlı siyah hayranları ile arasında bir uçurum meydana gelir. Bu yüzden birçok gazeteci Muhammed Ali ismini kullanmayı reddeder. Hatta eski rakibi Floyd Patterson, “Dünya ağır siklet şampiyonunun siyah bir Müslüman olması, sporu ve Amerikan halkını küçük düşürüyor” (Fatzick, 2016) der.
Vietnam Savaşı ve Lisansının İptal Edilmesi
1963-1973 yıllarında Vietnam Savaşına dâhil olan Amerika, 1966’da onu, acil koduyla askere çağırır. O da, “Benim Vietnamlılarla hiçbir anlaşmazlığım yok. Fakir bir halkı yakmak ve öldürmek için evimden 10 bin mil uzağa gitmeyeceğim” (www.kadinvekadin.net) diyerek reddeder. Bu yüzden şampiyonluğu ve boks lisansı elinden alınır. Ayrıca savaşa gitmediği için beş yıl hapis ve 10 bin dolar da para cezası verilir. Şampiyonluğunun elinden alınması, lisansının ve pasaportunun iptal edilmesi onu oldukça zor duruma düşürür. Sanki 12 yaşına, bisikletinin çalındığı günlere geri dönmüş gibidir. Fakat bir farkla ki şimdi o günkü gibi bütünüyle çaresiz değildir. Nereden aklına geldiyse üniversitelerde ücretli konuşmalar yapmayı planlar ve bir müddet bu şekilde geçimini sağlar. 1970’e gelindiğinde nihayet temyiz davasını kazanır ve kaybettiği her şeyi tekrar geri alır.
Kaldığı Yerden Tekrar Ringe Çıkması
O, boks hayatından uzak kaldığı dört yılın ardından 1971’de Joe Frazier ile karşılaşacaktır. Hem menajeri hem de onu tanıyanlar, bu kadar aradan sonra Frazier gibi güçlü bir rakiple karşılaşmasının doğru olmadığını söylese de o uzun süre ringlerden ayrı kalmanın verdiği hırsla hareket eder ve “yüzyılın maçı” olarak anons edilen bu karşılaşmada kariyerinin ilk yenilgisini alır. Bu yenilgi onun inatçı kişiliğini tetikler ve hırsla tekrar dünya şampiyonu olabilmek için Frazier’den sonra Ken Norton ile karşılaşır. Fakat bu sefer sadece mağlup olmakla kalmaz, aynı zamanda çenesi de kırılır. Üst üste yediği bu şoklar, onda ciddi bir ümitsizlik hasıl eder ve artık kariyerinin bittiğini düşünür. Ancak en yakınındakiler, vazgeçmemesi gerektiğini ve eğer kendine inanırsa tekrar başarabileceğini telkin ederler. Bu moral ve motivasyonlar işe yarar ve sadece kendisi için değil, ona inanan bu insanlar için de olsa şampiyon olması gerektiğine inanır ve yeniden kolları sıvar.
Muhammed Ali, kendine inanmış bir şekilde çıktığı bundan sonraki maçlarda rakibi olan tüm boksörleri yener. Sanki küllerinden yeniden doğmuş gibidir. Daha önce çenesini kıran Ken Norton ile çıktığı yeni maçta onu yenerek hem maçın hem de kırık çenesinin rövanşını alır. Sırada Joe Frazier ve George Foreman vardır. 1973’te Frazier ile karşılaşır ve sürpriz bir şekilde ikinci raundda nakavt eder. Ardından Foreman ile yaptığı maç da nakavtla sonuçlanır. Bitmeyen enerjisiyle boks üslubuna “Kelebek gibi uçar, arı gibi sokarım” (Fatzick, 2016) deyimini kazandırır. 1974’te Foreman ile tekrar karşılaşan Muhammed Ali, rakibini sekizinci raundda devirir. Böylece hak ettiği unvanı, Floyd Patterson’dan sonra tekrar kazanan ikinci boksör olur.
Üç Dünya Şampiyonluğu
Frazier’i ve Foreman’ı nakavtla yenerek şampiyon unvanını geri kazanan Muhammed Ali, 1978 yılında, Leon Spinks ile iki kez karşılaşır. İlkinde yenilse de ringe ikinci çıkışında kazanan kendisi olur. Onun, üçüncü kez dünya şampiyonu olmasıyla “Bütün zamanların en iyisiyim.” (gözdespor.com, 2020) ifadesi gerçek olur ve bu unvan ile tarihe geçer. Bu karşılaşmanın ardından 12 yaşında başladığı boksu bir şampiyon olarak zirvede bıraktığını açıkladığında henüz 36 yaşındadır. Amatör ligde katıldığı 167 maçtan 161’ini, profesyonellik döneminde ise 37’si nakavt olmak üzere toplam 56 maçı kazanırken sadece 5 kez yenilir. Profesyonelliği sona erdirirken hem olimpiyat hem de dünya şampiyonudur.
Rehineleri Kurtarması ve 11 Eylül Hadisesi
Saddam Hüseyin, Kuveyt’i işgal edince ülkesinde yaşayan 700 Amerikalı ile 2000 yabancıyı rehin alır. Bu durumdan bir Müslüman olarak rahatsız olan Muhammed Ali Bağdat’a gider. Oraya bir politikacı olarak değil, bir Müslüman olarak geldiğini söyleyerek Saddam ile görüşür. Bu görüşmenin sonucunda rehineleri kurtarır (gözdespor.com, 2020). Irak’tan sonra 2002’de, Birleşmiş Milletler Barış Elçisi olarak Afganistan’a gider ve BM özel konuğu olarak Kabil’de iyi niyet misyonu için üç gün kalır.
O, 11 Eylül terör saldırısından sonra İslam’ın parlak yüzüne atılan lekeyi temizleyebilmek için New York İtfaiye Müdürlüğü şapkası ile sıfır noktasına gider ve mikrofonlara şöyle konuşur: “Beni asıl korkutan, ‘İslâm’ adı üzerinden şiddet ve nefretin körüklenmesidir. İslâm, katle cevaz veren bir din değildir. Bunu yapanlar, hiçbir dinin temsilcisi olmayan fanatiklerdir. İslâm’ın kelime anlamı barış demektir. Bu yüzden evde oturup öylece seyirci kalamazdım.” (Fatzick, 2016). O, 2005’te insan hakları, dini özgürlük ve insani yardım konusunda yaptığı çalışmalar nedeniyle Özgürlük Madalyası’na layık görülür ve bu madalyasını dönemin ABD Başkanı George W. Bush’un elinden alır. Ayrıca 2009’da ABD’nin ilk siyahi başkanı olan Barack Obama’nın yemin törenine de davet edilir.
Parkinson Rahatsızlığı
Onun Parkinson sendromu 1980’lerde başlamasına rağmen bunu gizlemek için Michigan’daki çiftlik evinde gözlerden uzak yaşamayı tercih eder. Ta ki, 2012 yılında Londra’daki Yaz Olimpiyatları açılış töreninde kendisinden olimpiyat bayrağını taşıması isteninceye kadar. Aradan geçen bu süre zarfında hem yaşı hem de hastalığı ilerlemiştir. Buna rağmen kendisine verilen bu görevi reddedemez ve ancak karısı Lonnie’nin desteğiyle bu vazifeyi yerine getirince hastalığı kamuoyu tarafından fark edilir.
Parkinson hastalığı ile epey mücadele veren Muhammed Ali’nin her geçen gün bünyesi zayıflar ve ardından farklı hastalıklar da ortaya çıkar. Bu rahatsızlıklardan biri de solunum yetmezliğidir. Bu yüzden hastaneye kaldırılır ve nihayet 3 Haziran 2016’da 74 yaşında iken vefat eder. Cenaze namazını bir imam kıldırsa da diğer din adamları da törende hazır bulunur.
Kaynaklar
spor.haber7.com (Mayıs 31, 2022) Muhammed Ali nasıl müslüman oldu?
https://spor.haber7.com/spor/haber/1982707-muhammed-ali-nasil-musluman-oldu
Fatzick, J. (2016) Amerikalı Bir Müslüman: Muhammed Ali.
https://www.amerikaninsesi.com/a/amerikali-musluman-muhammed-ali/3361711.html
https://www.kadinvekadin.net/muhammed-ali-kimdir
gözdespor.com (Haziran 16, 2020). Rakpsiz Yumruk: Muhammed Ali.
https://www.gozdespor.com/blog/icerik/rakipsiz-yumruk-muhammed-ali
Elinize sağlık gönlünüze afiyet…etkili bir yazı…