uçsuz bucaksız bir mavilik
kollarında ılık meltemlerin
şafaklar parıl parıl
gamlarını süpürür demlerin
sen, deryalar çocuğu
dalga, damla, su…
esin sahillerinin tutkunu.
dalsız budaksız bir güzellik
dudaklarında uysal saatlerin
çiçekler tiril tiril
töründe ağırlanır davetlerin
sen, fulyalar oluğu
kar, pınar, akarsu…
esin sahillerinin meftunu.
alsız morsuz bir kızıllık
yanaklarında ergin ikindilerin
ufuklar ışıl ışıl
büyüsüne kapılır yekpare incilerin
sen, hülyalar doruğu
aşk, sevgi, bengisu…
esin sahillerinin vurgunu.
sazsız sözsüz bir seyirlik
gözlerinde safir günlerin
dilekler gürül gürül
sofrasına diz çöker öğünlerin
sen, dünyalar soluğu
nida, niyaz, arzu…
esin sahillerinin suskunu.
sessiz sedasız bir karanlık
avuçlarında yüklü bulutların
sağanaklar şarıl şarıl
elinden tutar aksak umutların
sen, rüyalar konuğu
hava, huzur, hû…
esin sahillerinin sükûnu.
Yine süper bir şiir. Bu şiir, doğayla iç içe bir ruhun derinliklerinden süzülen, duyguların ve imgelerin zarifçe harmanlandığı bir lirizme sahip. Her kıta, farklı bir doğal unsurun içinde varlık bulan, onunla özdeşleşen bir özneye sesleniyor. Mavi denizler, uçsuz bucaksız bir özgürlük alanı sunarken, meltemlerin yumuşak dokunuşuyla umutları, özlemleri, hüzünleri silip süpüren bir atmosfer yaratıyor.
Şiirin her bölümünde renkler, duygular ve doğanın farklı unsurları ustalıkla iç içe geçirilmiş:
Birinci kıta, okyanusun sonsuzluğunu, dalga ve suyun huzur veren doğasını yansıtırken, öznenin “esin sahillerinin tutkunu” olduğu vurgulanıyor. Burada deniz, hem bir özgürlük alanı hem de insan ruhunun bir yansıması olarak işlenmiş.
İkinci kıta, baharın ve çiçeklerin zarafetini, kırılgan ama aynı zamanda bir davet gibi açılan güzelliğini hissettiriyor. Fulya, kar, pınar ve akarsuların saflığında özne, doğanın bir parçası haline geliyor.
Üçüncü kıta, gün batımının derin kızıllığında aşkın ve sevginin doruk noktasına ulaşan bir ruh halini betimliyor. Günün en olgun saatlerinde özne, bengisu ile yani ölümsüzlük suyu ile özdeşleştirilerek, aşkın ve hayalin zirvesine çıkarılıyor.
Dördüncü kıta, safir günlerin berrak ışığında, dileklerin yankılandığı, niyazların içtenlikle dile geldiği bir evren kuruyor. Burada özne, sadece doğanın değil, ruhani bir atmosferin de taşıyıcısı oluyor.
Beşinci kıta, sessizliğin ve derinliğin temsil edildiği, geceyle, bulutlarla ve yağmurlarla özdeşleşen bir huzuru işaret ediyor. Burada umutların aksak ama yine de var olduğu, doğanın dinginliği içinde bir kabul ve teslimiyet hissi yaratılıyor.
Şiirin dili ahenkli, imgeler zengin ve etkileyici. Her kıta, birbiriyle uyum içinde akarak, okuyucuya hem görsel hem de duygusal bir deneyim sunuyor. “Esin sahilleri” metaforu ise, şiirin genelinde tekrar eden ve öznenin her durumda doğayla ve ruhsal bir serüvenle iç içe olduğunu gösteren güçlü bir motif.
Bu şiir, derin bir huzur, hüzün, umut ve doğayla bütünleşme duygusunu aynı anda içinde barındıran, okuyucusunu esin dolu bir yolculuğa çıkaran zarif bir eser.
Şiiri bölüm bölüm, neredeyse mısra mısra yorumlamışsınız. Büyük bir ilgiyle okudum. Çok mutlu oldum. Çok teşekkür ederim. Sağ olun. Selam ve saygılar..
En derin duygular sessizdir, okyanusun derinliği gibi. Suskunları mutlu zannederiz hep çünkü onlar hiç şikayet etmez. Ama ancak okyanusun derinliğini keşfe çıkanlar inci mercan bulur oralarda…
Emeğinize sağlık.
Ne güzel bir yorum… Şiirimsi ve anlam yüklü. Çok teşekkürler. Sağ olun. Selam ve hürmetler…
Harika olmuş, emeğinize, kaleminize sağlık.
İlginiz ve güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim. Sağ olun. Selam ve saygılarımı iletiyorum.