Ölümünün ardından birçok sıfatla (eleştirmen, senarist, romancı) anıldı. Bence Selim İleri kısaca ‘yazı işçisi’ydi. İlk gençliğinden yaşamının sonuna kadar süren bir tutkuyla, tepeden tırnağa… Bu adanmışlık disiplin gerektiriyordu. Bir televizyon kanalından hafta içi her akşam canlı program sunması için teklif geldiğinde, gece adrenalin yükselir, geç yatarım, sabah 7’de daktilonun başına oturamam diyerek bu teklifi reddettiğini hatırlıyorum. (Zira) hep o emektar daktilosuyla yazdı. (Bu yüzden) gazete yazıları arabayla evinden alınırdı (Yüce, 2025).
Doğumu ve Eğitimi
Tam adı Ali Selim İleri olup 30 Nisan 1949 tarihinde İstanbul Kadıköy’de doğmuştur. Selim ismini Sultan Selim’e ithafen ablası Meral İleri koymuştur. Babası yüksek makine mühendisi Hasan Hilmi olup annesi ev hanımı Süheyla’dır (İleri, 2002).
İlkokulu Firuzağa İlkokulunda bitirir. Ortaokulu ise Galatasaray Lisesinde yatılı olarak devam eder. Daha sonra buradan ayrılıp önce Bakırköy Lisesine ardından Atatürk Erkek Lisesine kaydolur. Burada Kafka’yı Türkçeye çeviren Fransızca öğretmeni, edebiyatçı Vedat Günyol ve edebiyat öğretmeni Rauf Mutluay, onun ölümüne dek yazarlık yolculuğunun taşlarını döşerler. Dolayısıyla henüz lise ikinci sınıftayken Peride Celal’in Dar Yol romanından esinlenerek Unutulmak adlı romanını yazar. Ancak yayımlanması için yayınevlerini dolaşırsa da yeterli görülmediği için reddedilir (İleri, 2002).
O günlerde Cumhuriyet gazetesinin genç yazarların çalışmalarını değerlendireceklerini duyurmasıyla Karanlık Yüzlü Günün Aydınlığı adında bir romanını gazeteye götürür (İleri, 1984). Yazdığı bu roman, acemice bulunsa da kendisinin yetenekli olduğu ifade edilir. Bir başka romanını yine Cumhuriyet aracılığıyla Varlık Yayınlarına götürür. Fakat burada Yaşar N. Nayır yerli eser basmadıklarını söyleyerek romanı okumadan reddeder (İleri, 1984).
Öykü ve Senaryo Yazarlığına Yönelmesi
Yazdığı bu romanlar yayımlanmayınca hem lise öğretmeni ve hem de Yeni Ufuklar dergisinin yönetmeni Günyol’un yönlendirmesiyle öykü yazmaya başlar. Dergide Cemil Meriç, Nermin Uygur, Orhan Şaik Gökyay gibi edebiyatçılarla tanışır. 1967’de Savaş Çiçekleri isimli öyküsü yayımlanınca ardından Bi Keman adlı başka bir öyküsü de yayımlanır (İleri, 2002).
1968’da Günyol’un da yardımıyla öykülerinin yer aldığı ve merhum babasına ithaf ettiği Cumartesi Yalnızlığı/Güz Notları kitabı basılır (İleri 1984) Aynı yıl İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesine başladıysa da 1972’de fakülteyi yarıda bırakır.
1971’de Peride Celal’in Gecenin Ucundaki Işık romanının etkisinde kalarak yazdığı ikinci öykü kitabı Pastırma Yazı yayımlanır (İleri 2002). Fakat bu da yeterli ilgiyi görmeyince yönetmen Halit Refiğ kendisine, ‘Türk sinemasının yeni senaryo yazarlarına ihtiyacı olduğunu’ söyler ve onun senaryo yazmasını önerir. Böylece ilk olarak 1971’de Cennetin Kapısı adlı senaryosunu yazar. (İleri,1979). Yazdığı uyarlama bir senaryo ise Zeki Ökten tarafından Kadın Yapar adıyla filme çevrilir. İlk özgün senaryosu Bir Demet Menekşe olup Damsız Evler, Çürüme, Düşman Gözler ise film olma şansı bulamayan senaryolarıdır.
1973’te Destan Gönüller adıyla yayımlanan ilk romanının ardından, Dostlukların Son Günü adlı öykü kitabıyla 1976’da Sait Faik Hikâye Armağanı kazanır. Bunun ardından Attila İlhan’ın teşvikiyle Her Gece Bodrum adıyla yayımladığı bu roman, 1977’de Türk Dil Kurumu Roman Ödülü kazanır. Ardından 1980’de Bir Denizin Eteklerinde öykü kitabı yayımlanır.
Yazarlık serüvenine 1967 yılında öykü yazmakla başlayan İleri, 1983 yılına geldiğinde ilk uzun öyküsü olan Son Yaz Akşamını yayımlar. 1975 yılında başlayan ve ölümüne kadar süren annesinin alzheimer hastalığı Annem İçin adlı anı kitabı 1983’te yayımlanır (İleri, 2002).
Selim İleri, yılların verdiği deneyimle artık kalemi iyice akışkanlık kazanır ki bu sefer 1981’de yazdığı Kırık Bir Aşk Hikâyesi senaryosu filme çevrilir ve bu eser, Sinema Yazarlar Birliği tarafından yılın en iyi senaryo ödülüne layık görülür. Ardından Seni Kalbime Gömdüm ve Göl filmlerinin senaryolarını yazar. Artık İleri, hem öykü alanında hem senaryo ve hem de roman yazma konusunda epey ustalaşmış olup bu sefer Halid Ziya Uşaklıgil’e ait Aşk-ı Memnu’nun son sözü olan Yaşarken ve Ölürken adında bir roman yazar. Bu roman Milliyet Sanat tarafından yılın romanı seçilince aynı yıl, Aşkı-Memnû için Uzun Bir Kışın Siyah Günleri adında bir inceleme kitabı yazar.
Bilindiği üzere yapılan işlerin zamanla kimileri için ‘sıradan ve monoton’ hâle gelmesine literatürde sistem körlüğü denir. Aynen bu deyimde olduğu gibi her alanda kalem oynatan İleri, sıradanlık ve monotonluğun etkisiyle olsa gerek Ölünceye Kadar Seninim ve Yalancı Şafak romanlarını yazar. Ancak 1983 ve 1984’te yazdığı bu iki roman yeterli ilgiyi görmez.
Ardından 1985’te Saz Caz Düğün Varyete kitabını yayımlayan İleri, bedelli askerlik çıkacağı söylentileri üzerine gerekli parayı toparlayabilmek için Hürriyet’te Hayal ve Istırap adlı romanını tefrika ettirir. 1987’de üç aylık bedelli askerliğini yaptıktan sonra hem yazarlığını hem de yönetmenliğini yaptığı Hiçbir Gece isimli senaryosu, sinemalarda gösterilmediği gibi Antalya Film Festivali’nde de ön jüri tarafından geri çevrilir.
Eleştiri ve Tiyatro Yazarlığı
Selim İleri, sanki bu defa alan değiştirmek istercesine önceki yazdığı alanların dışına çıkarak eleştiriye yönelir. Bu maksatla Çağdaşlık Sorunları, Düşünce ve Duyarlık, Seni Çok Özledim, O Yakamoz Söner, Perisi Kaçmış Yazılar gibi kitaplarında Türk edebiyatındaki sorunlara eleştirel gözle bakar.
Bu yazarımız için yazmak artık öyle bir seviyeye gelmiştir ki şayet benzetmekte hata olmazsa alkol bağımlılığı gibi bir evreye dönüşmüştür. Bu bağımlılığın bir sonucu olarak, önceki yazdığı alanların dışına çıkarak 1990’larda bu sefer tiyatro oyunları yazmaya başlar. Cahide Sonku’nun hayatından uyarlayarak yazdığı Cahide, Ölüm ve Elmas yazarın yazdığı ilk tiyatro oyunlarıdır. Bunların ardından yazdığı Allahaısmarladık Cumhuriyet tiyatro oyunu 1997’de hem Afife Jale hem de Avni Dilligil ödüllerini alır. Bunların ardından 1998 yılında sahnelenen Ölü Bir Kelebek oyunuyla devlet sanatçısı ünvanına sahip olur.
Binbir Gece Masalları’nda, Ali Baba ve Kırk Haramiler’in Açıl Susam Açıl sihirli sözleriyle mağaranın kapısının açılması gibi artık bu yazarımız için de bütün kapılar sonuna kadar açılır. Dolayısıyla 1991’de yayımladığı Mavi Kanatlarınla Yalnız Benim Olsaydın, Türkiye Yazarlar Birliği Roman Ödülü’nü alır. Ardından Nahid Sırrı Örik’in Kıskanmak adlı romanından yola çıkarak yazdığı Aynalı Dolaba İki El Revolver romanı yayımlanır. 2001 yılında ise Bu Yaz, Ayrılığın İlk Yazı Olacak romanıyla 2002’de Orhan Kemal Roman Ödülü’nü alır.
Selim İleri’nin Roman Anlayışı
Nesrin Mengi, Selim İleri’nin Roman anlayışı ve Türk romancılığındaki yeri isimli çalışmasında özet olarak onun romancılık anlayışını şu şekilde değerlendirmektedir:
O, 1970’lerden başlayarak edebiyatımıza kazandırdığı romanlarının yanı sıra yaşamı, düşünce dünyası ve sanat anlayışıyla öne çıkan bir isimdir. Romanlarında küçük kentsoylu bireyin bireyleşme serüvenini özgün bir şekilde kurgusal dünyaya dönüştürmüş ve anlatım teknikleri bakımından da modern Türk edebiyatının önemli bir temsilcisi olmuştur.
İleri’nin roman kişileri, toplumsal sorunlardan uzaklaşmamakla birlikte, daha çok bireyin iç dünyasına, bilinçaltına eğilir. Bu yüzden romanlarda eylemden daha çok, kişilerin iç dünyaları, psikolojik sorunları ön plandadır. İlk dönem romanlarında, hep aynı sosyal halkada yer alan entelektüel kişilerin dışına çıkmamıştır. Yazar, ikinci dönem romanlarında ise edebiyat, sanat, kültür tarihindeki gerçek kişilerden yola çıkarak kendi kurmaca kişilerini yaratır. Bu durum, onun romancılığında bir kırılma noktası olur (Mengi, 2012).
2006 yılında Fotoğrafı Sana Gönderiyorum adlı kitabı ile yazarlığa ilk başladığı öyküye tekrar geri dönen İleri, 2007’de Hepsi Alev, Kapalı İktisat ve İstanbul Lale ile Sümbül adlarında farklı türde üç kitap yayımlar. Son olarak 2021’de kendisine Erdal Öz Edebiyat Ödülü verilir.
Evet İleri, çağdaş Türk edebiyatının önemli yazarlarından birisiydi. Henüz lise yıllarında başladığı yazma işçiliği onda öyle bir tutku oluşturdu ki Hukuk Fakültesini yarıda bırakmak zorunda kaldı. O, bu tutkunun bir neticesi olarak -yazmaya ara vermemek için- uzun süre bedelli askerliğin çıkmasını beklemiştir.
Hulasa o, 1966’larda başlayıp 60 yıllık yazı işçiliğinin semeresi olarak toplamda 200’ün üzerinde eser kaleme alır. Ancak her şeyin bir başlangıcı ve bir de sonu olduğu gibi o da 1949’da başladığı hayat serüvenini, tarihler, 8 Ocak 2025’i gösterirken, 75 yaşında, bir hastane köşesinde sonlandırır. Ruhu şad olsun.
Kaynaklar
İleri, S. 11 Ocak 1979. “Sinemacılığım“. Politika Gazetesi.
İleri, S. (1984). Hatırlıyorum. Altın Kitaplar.
İleri, Selim (2002). Anılar; Issız ve Yağmurlu, İstanbul. Doğan Kitap.
Mengi, N. (2012). Selim İleri’nin Roman anlayışını ve Türk romancılığındaki yeri. Folklor/Edebiyat, 18(71), 127-141.
Yüce. C. B. (2025, Ocak 10). Selim İleri için…, tr724.com, https://www.tr724.com/selim-ileri-icin/
Selim ileri hakkında kapsamlı bir makale olmuş Onun bilmediğim yönlerini de öğrendim Hayatta kalan biri olarak temennim: ne olurdu biz yaşarken daha çok kalacağımız ebedi hayatımızı da unutmayıp orası için de hazırlansak…
Hızır bey bu çalışmanız da ruhumuzun ilacı gibi geldi. Böyle başarılı dosyalar için sizi kutluyorum.