Çimburiyada âdeti, Türkçe ifadesiyle çılbır günü, Bosna’da baharın gelişinin sembolik bir kutlamasıdır. En meşhur yer Zenitsa’dır. Her yıl 21 Mart’ta şafak sökerken, Zenitsa’dan binlerce insan baharın ilk gününü kutlamak için Kamberovića Polje’de, Bosna Nehri kıyısındaki toplanma alanında bir araya gelir. Kutlama, açık havada geleneksel “Čimbura” (çılbır) hazırlanmasıyla başlar. Hatta Zenitsa’dan pek çok kişi, güneş doğduğunda zamanında orada olabilmek için bir gece önceden çadırlarını bile kurar. O gün en cesur olanlar Bosna Nehri’nde yüzme sezonunu açar. Demek ki bu sabah bir ırmak kıyısında yüzme vakti gelmiştir. Günün geri kalanı, tüm şehir için gece geç saatlere kadar süren büyük bir mangal partisini andırır. 21 Mart’ta bir ay sürecek Zenitsa’da Bahar kültür festivali başlar.
Bu kutlamaya bu yıl biz de katıldık. Büyük bir kazandaki 1000 yumurtalık çılbır, şafak sökerken değil saat on buçukta hazır oldu. Saat on gibi Bosna Irmağı’nın doğu yakasındaki Kamberoviç Parkı’na ulaştık geç kaldığımızı düşünerek. Parktaki yarım saatlik bekleyişten sonra hafta içi olduğundan genelde emeklilerin akın ettiği çılbır sırasına girdik. İtiş kakış arasında çılbırlarımızı alıp parkta ırmak kenarındaki bir masada yedik. Binlerce insan orada toplanmıştı o gün.
Çılbır, Zenitsa’da çok eskilerden beri kutlanıyor. Ancak baharın gelişinin bu yerde tam olarak ne kadar süredir kutlandığı bilinmiyor. Zenitsa’nın en yaşlı sakinleri bu geleneğe çocukluklarından beri katıldıklarını söylüyorlar. Tarihçiler, bu olayın köklerinin Türk idaresinden daha önceye İlirya dönemine kadar dayandığını varsayıyorlar. Çünkü mevsimlerin değişimini onların da kutladıkları biliniyor. Festival, Zenitsa halkı arasında çok popüler olduğu için artık yurt dışında yaşayanlar bile buraya geliyor. Kazanlarda pişirilen çılbırla yöre halkı, baharı yani yeni bir hayatın doğuşunu ve tabiatın canlanışını karşılıyor.
Çılbır festivali hakkında yayımlanan ilk haber, Vlastimir Jovic tarafından yazılmıştır. Zenitsa’dan Bir Muhabirin Karalamalarını yazmak için malzeme toplamıştır. Terzilikle ilgili bir yazı yazması fikriyle Sulejman Čuruković ile temasa geçmiştir. Sulejman’ın anlatacak çok hikâyesi vardı. Bunlardan biri de arkadaşlarıyla iki gün boyunca bir çılbır için toplandıklarıydı. O sene kutlamaya davet edilen Vlastimir, yanında Naša Rijeć (Bizden Sözler) gazetesinden bir fotoğrafçıyla gelmiştir. Böylece ilk kez, 1967’de medyada çılbır ile ilgili bir toplantı hakkında haberler yayımlanmıştır. Çimburu çimburiyada diye mahallî dile uyduran da 70’lerin sonunda o olmuştur. Ekte 1967’de Čimbur hakkında yayımlanan bu ilk metnin bir kopyası (Zenicom malo cik – malo cak kitabı) ve 1936’da Čurukovića bašća’da çekilmiş bir fotoğraf bulunmaktadır.
Birçok Zenitsa köyünde nesillerdir var olagelen çılbır pişirme geleneği eskiden Zenitsa’da sabit bir noktada yapılmıyordu. Her yıl nerede pişirileceği sıra günü gibi önceden belirleniyordu. İki dünya savaşı arasında bu geleneği çoğunlukla Čurukovića bašća’daki (Çürükoğulları bahçesi) ailelerin erkek üyeleri devam ettirmişti. Çılbır, ayrıca Babica (Babacık) Nehri’nin ağzında, Pod kestenom (Kestanealtı) meyhanesinin önünde ve su seviyesi düşükse Jagnjišće’de (Kuzuluk) ve Babica Nehri boyunca taş ocağının girişine kadar olan sahada veya Koçeva’da düzenleniyordu. Çılbır, Kamberović polje’deki (Kamberoğlu ovası) kavakların altında eskiden hiç yapılmamıştı. Ovaya yoğun bir şekilde ekin ekiliyordu. Bu ekinleri insanlardan ve hayvanlardan koruyan çiftçiler vardı. 1959 yılına kadar burada ekin ekimi sürmüştür. Bugün şehir içinde kalan bu ova artık büyükçe bir şehir parkı olarak kullanılıyor.
Çılbır ayakta yenilirdi ve geleneğe göre yalnızca dünyanın ısındığı Hıdırellez (Hristiyanlarda Aya Yorgi) gününde hasır üzerine oturulurdu. Çoğunlukla ayakta durulur veya yürünürdü. İhtiyacı olan varsa oturmak için katlanır ahşap sandalyeler veya tabureler getirirdi. Biz de elinde katlanabilir taburelerle gelmiş birçok kişi gördük.
Önceden anneler de büyük bir heyecanla ev halkı için baharın ilk çılbırını yaparlardı. Baharın ilk gününde gençlerin coşkusuna hazırlanan yemekler eşlik ederdi. Bunların hepsi baharı karşılama âdetleriydi. Havaların genellikle yağmurlu olduğu düşünülürse, baharın ilk çılbırları çoğunlukla evde, tabii ki komşularla beraber yapılırdı. O buluşmalar, dışarıda toplu olandan çok daha güzel ve anlamlıydı. Bizim gittiğimiz gün, hava sabah güneşliydi ama öğleden sonra kapandı. Ilık havada yağmur da yağmadı. Zenitsa gezisi sonrası Saraybosna’ya geri döndük.
Kaynaklar
https://bs.wikipedia.org/wiki/%C4%8Cimburijada