Kuyudaki Saat – Semih YILMAZ

Kuyudaki Saat – Semih YILMAZ

Sıcak bir yaz günüydü. Güneş, her ne kadar yakıcı olsa da gölgede çok rahatsız etmiyordu. Her yıl olduğu gibi yaz tatilini yine ikiye bölmüş, yarısını babamın köyünde geçirdikten sonra diğer yarısı için anneannemlere gelmiştik. Nadir olarak bu sıra değişse de yaz...
Çikolata – Adem YAĞMUR

Çikolata – Adem YAĞMUR

Havalar yavaş yavaş soğumaya başlamıştı. Çocuklu evlerin bacalarında dumanlar tütüyordu. Pazar günü sabahın erken saatlerinde etrafta kimse görünmüyordu, her yer kapalıydı. Elinde çiçek, sırt çantasında çocuklar için çeşit çeşit çikolatalarla arkadaşını ziyaret etmek...
Kalbi Kırık Gaz Lambası – Semih YILMAZ

Kalbi Kırık Gaz Lambası – Semih YILMAZ

Güneş neredeyse batmak üzereydi. Hacı Ömer her gün batımından önce yaptığı gibi mavi boyalı, kireçleri dökülmeye başlamış duvara yöneldi. Duvara gömülü ahşap dolabın kapağını açıp rahmetli karısının çeyizinden kalma yadigâr gaz lambasını çıkarıp havaya kaldırdı....
Bölünmemiş Zaman – Safiye YILMAZ

Bölünmemiş Zaman – Safiye YILMAZ

07.00  Alarmına sadık bir saat gibi tık diye uyandı. Acıyan gözlerini eliyle ovuşturdu, hâlâ uykusu vardı. Bebeğini emzirmek için gece kim bilir kaç kez uyanmıştı, hesaplayamadı. Büyüğünün korkuları da bonustu. Gece boyunca iki oda arasında mekik dokuyordu....
Mektup – Adem YAĞMUR

Mektup – Adem YAĞMUR

Uzun süredir oturduğu kanepeden nihayet kalktı ve pencerenin kenarında duran masaya geçti. Masanın sağ tarafında sevdiğinden gelen mektuplarla dolu küçük bir kitaplık, sol tarafında da dışarıdaki güzel bahçeye bakan bir pencere vardı. Kimi zaman gelen mektupları...
Termit Avcısı Yorgo – Semih YILMAZ

Termit Avcısı Yorgo – Semih YILMAZ

Kapı zili acı acı çaldığında saat tam 15.00’ti. Avustralyalıların bu dakikliği bir Türk olarak beni her zaman şaşırtıyordu. Kapıyı açtığımda karşımda gördüğüm tip, beni hafif güldürdü. Mavi, hafif kirli bir tulumun içine zar zor sığmış; Noel Baba tarzı göbekli, seyrek...