1928’de Philadelphia’da bir Yahudi aileden dünyaya gelen Chomsky, iyi bir okulda eğitim aldı. Henüz on yaşında iken İspanya İç Savaşı’na, Barcelona’nın düşmesine ve Avrupa’da faşizmin yükselişine dair bir başyazı kaleme aldı. 13 yaşında okuduğu kitapların da etkisiyle işçi sınıflarının mücadelelerine dair düşüncelerini ifade etti. Yahudi entelektüel toplulukları ile temaslar kurdu ve bu amaçla New York’ta tek başına farklı tartışma konularını kapsayan geziler yaptı. Ona göre tüm insanlar siyasi ve ekonomik sorunları kavrayabilir ve nihayet kendi kararlarını verebilirlerdi. Bu durum onların özgürlükleri adına çok önemliydi ve bunu sağlamayan ve desteklemeyen her türlü sistem kötü idi. 

Chomsky, 16 yaşına geldiğinde Pennsylvania Üniversitesi’ne girdi. Üniversitede aradığını bulamayan düşünür, başka arayışlar içinde iken yapısal dilbilimin kurucularından ve siyasi görüşleri kendisine benzeyen dilbilimci Zellig S. Harris ile tanıştı. Harris ile tanışan Chomsky, okuldan ayrılma kararından vazgeçti ve ondan yüksek lisans dersleri almaya başladı. Akabinde yine Harris’in tavsiyeleri üzerine önemli hocalardan Nelson Goodman ve Nathan Salmon’dan felsefe ve Nathan Fine’dan matematik dersleri aldı. Yüksek lisans tezini de modern İbranicenin morfolojisi üzerine yaparak dilbilim alanında ilk deneyimini ortaya koymuş oldu.

Chomsky’nin 1957’de yayımladığı “Sözdizimsel Yapılar” kitabı, Massachusetts’te ciddi ilgi gördü ve Chomsky’den dilbilim alanında bir yüksek lisans programı kurması istendi. Bu üniversitede çalışmalarına devam eden düşünür, 2002 yılında buradan profesör ünvanı ile emekli oldu. 

Üniversite öğrencisi iken ders aldığı felsefe hocası Goodman, zihnin doğuştan büyük ölçüde bir tabula rasa (boş sayfa) olduğunu ve çocuklarda dil öğreniminin esasen dilsel uyaranlara koşullu bir tepki olduğunu varsayıyordu. Chomsky, onun aksine tüm dillerin temel ilkelerinin insan zihninde doğuştan temsil edildiğini ve dil öğreniminin çocuğun dil ortamından alınan ipuçlarına uygun olarak bu ilkelerden bilinçsiz bir dilbilgisi inşasından oluştuğunu iddia ediyordu. Goodman, ayrıca hem çocuklarda hem de yetişkinlerde dil öğrenmenin belirli uyaranlara belirli yanıtlar şeklinde geliştiğini savunuyordu. Ancak Chomsky, bunu sosyal bağlam ve söylem bağlamı tarafından teşvik edildiğini ve gerçekte bir nedene bağlı olamayacağını ileri sürdü. Bu nedenle Chomsky, tam teşekküllü bir dilsel davranış biliminin asla olamayacağına inanıyordu ve onun bu inancı, 17. yüzyıl Fransız filozofu Réne Descartes’ın görüşündeki gibi nedensel değil yaratıcı bir ilkeye bağlı olarak gelişti. 

Yüksek lisans hocası Harris ise dil çalışmalarında verilerin taksonomik (*) sınıflandırması olarak düşünürken Chomsky, dilin çocuklar tarafından hızlı bir şekilde edinilmesini ve sıradan kullanımını mümkün kılan doğuştan gelen ilkelerin, biçimsel sistemlerin uygulanması yoluyla keşfedilmesi olduğunu savundu. Bu görüşlerinden dolayı Chomsky, her iki hocası tarafından da takdir edilmediği gibi hatta Goodman tarafından eleştirildi. Her yeni düşüncenin yaşadığı zorlukları Chomsky’nin düşünceleri de yaşıyordu. 

Felsefi rasyonalizmin temel bir anlayışlarından biri, insan yaratıcılığının önemli ölçüde doğuştan gelen bir kavram üretme ve birleştirme sistemine bağlı olduğudur. Chomsky’ye göre, çocuklar neredeyse ilk sözcüklerinden itibaren sıradan yaratıcılık yani kavram komplekslerinin uygun ve yenilikçi kullanımını sergilerler. Dil ile birlikte oynadıklarında, icat ettiklerinde, birbirleriyle konuşup anladıklarında binlerce zengin ve anlamlı kavramı ortaya çıkarırlar. 

Onlar, kendilerine öğretilenden hatta öğretilebileceklerinden çok daha fazlasını biliyor gibidirler. Bundan dolayı bu tür bilgi, bir anlamda doğuştan olmalıdır. Bununla birlikte söz konusu bilginin doğuştan olduğunu söylemek, çocuğun bunun bilincinde olduğunu, hatta doğumda tam olarak var olduğunu iddia etmek değildir. Çocukların ilk yıllarında anlamlı kanıtların, nesnelerin ve öğretimin kıtlığına ve hatta yokluğuna rağmen dili hem kavramları hem de şaşırtıcı bir kolaylık ve hızla edindikleri, bilinen ve çok yerde gözlemlenen bir durumdur. Edindikleri şeylerin çoğunun doğuştan olması gerektiği sonucunun çıkarımı, uyaranların yoksulluğu argümanı olarak bilinir (britannica.com, 2022). Chomsky, dilin doğuştan geldiğine ya da başka bir deyişle, insanın dil kapasitesiyle doğduğuna inanıyor. Dil kuralları deneyim ve öğrenmeden etkilenir, ancak dilin kapasitesi çevresel etkiler olsun ya da olmasın var olur (study.com, 2022). Edinç ve edim dil öğrenmede vazgeçilmez iki unsurdur. Normal şartlarda çocuklar bu iki eylemi rahatlıkla uygularlar. 

Chomsky’nin dilbilgisi ve dil teorileri genellikle üretken, dönüşümsel veya dönüşümsel-üretici olarak adlandırılır. Matematiksel anlamda (generative simply means, formally explicit; üretken ve resmen açık) olarak ifade edilir. Bir dil teorisinin bu anlamda üretken olması için, en azından bazı ilkeleri veya kuralları yinelenebilir olmalıdır. Bir kural veya kurallar dizisi, kendi çıktısına sınırsız sayıda uygulanabilecek ve potansiyel olarak sonsuz olan bir toplam çıktı verecek şekildeyse buna özyinelemeli denir. Özyinelemeli kuralın basit bir örneği, bir sayıyı girdi olarak alan ve bu sayı artı 1’i çıktı olarak veren ardıl işlevidir. Biri 0’dan başlayıp ardıl işlevi süresiz olarak uygularsa, sonuç sonsuz doğal sayılar kümesi olacaktır. Doğal dillerin gramerlerinde özyineleme, diğer işlemlerin yanı sıra birleştirme, görelileştirme ve Chomsky’ye göre tamamlamaya izin veren kurallar da dâhil olmak üzere çeşitli biçimlerde ortaya çıkar. Bu da dildeki yüzey yapı ve derin yapı ile ilgilidir. Cümlede kelimelerin dizimine göre anlamda da değişmeler elde edilebilir (britannica.com, 2022). 

Noam Chomsky, gündelik hayattan uzak durmaması ve özellikle sosyal-siyasi konularda görüşlerini ifade etmesinden dolayı çok dikkat çekmiş ve zaman zaman onun önemli bir bilim insanı ve dilbilimde gelmiş geçmiş en etkili insanlardan biri olduğunun göz ardı edilmesine neden olmuştur. Ama teorisine ve çalışmalarına bakılınca öyle olmadığını anlamak zor olmayacaktır. O, 1950’lerden başlayarak, tüm insanların, bebeklik döneminde minimum çevresel uyaranlarla aktive edilen ve doğuştan gelen bir dil kapasitesine sahip olduğunu iddia etmiştir. O zamandan beri dil edinimi teorisini detaylandırmış ve revize etmiştir.

Chomsky’nin fikirleri dilbilimini ve genel olarak zihin bilimini derinden etkilemiştir. Bazı eleştirmenler, onun teorilerine başından beri karşı çıkmışlar ve hâlâ bu görüşlerinde ısrar etmektedirler. Ancak ilginçtir, onların karşı çıkışları Chomsky’yi haklı çıkarır bir seviyeye gelmiştir. Hatta saldırıya dönüşen bazı tepkilerin aptalca olduğunu söylemek de mümkündür. Mesela, Tom Wolfe, “A. Kingdom of Speech” adlı yeni kitabında hem Darwin’in hem de “Noam Charisma”nın yanlış olduğunu dahi iddia etmiştir (Horgan, 2016).

Chomsky’nin geliştirdiği teori ile birlikte, Chomsky Normal Format (CNF) tanımı ortaya çıktı. Bu formatta en çok konuşulan ise “Bağlamdan Bağımsız Dilbilgisi” kavramı oldu. Bağlamdan bağımsız dil tanımı, matematikle ilgili olarak bilgisayar dil programlarında çok önemli yer tutmaktadır. 

Chomsky bu çalışmalar çerçevesinde daha 1950’lerde İngilizcenin doğal bir dil olmadığına işaret etmişti. İngilizce dilbilgisi söz konusu olduğunda, yerleştirme düzeylerinin sayısı üzerinde sabit bir üst sınır yoktur. İngilizce dilbilgisi potansiyel olarak sınırsız sayıda, sınırsız boyutta iç içe geçmiş bağımlılığa izin verir. Normal dilbilgisi bu tür sınırsız bağımlılıkları tanıyamaz çünkü bu sayma ve karşılaştırmayı içerir. Benzer bir çalışmada Riny Huybregts, Stuart Shieber ve Christopher Culy, İsviçre Almancasında fiiller ve nesneleri arasındaki bağımlılıkların sınırsız uzunlukta olduğunu fark etmişlerdi. Bununla birlikte bu yapılar iç içe değildi ve daha ziyade birbirlerini geçecek şekilde iç içe geçmişlerdi. İsviçre Almancası, nesneler ve fiiller arasında geçiş bağımlılıklarına sahipti ve bu iç içe geçmiş bağımlılıkların sayısı potansiyel olarak sınırsızdı. 

Chomsky dillerle ilgili farklı yaklaşımlara da yer verdi. Bunlar: Hesaplanabilir şekilde numaralandırılabilir diller (Computably enumerable languages), Bağlama duyarlı diller (Context-sensitive languages), Bağlamdan bağımsız diller (Context-free languages), Hafif düzeyde bağlama duyarlı diller (Mildly context-sensitive languages),  Düzenli Diller (Regular languages), Alt düzenli diller (Subregular languages), Yerel diller (Strictly local languages).

Chomsky, insan beyninin dili düzenlemek için sınırlı/belirli bir dizi kısıtlama/kapasite içerdiğini savundu. Her dilde ve her yerde olan bu durum, tüm dillerin ortak bir yapısal temele sahip olduğu anlamına gelmektedir. Evrensel dilbilgisi olarak bilinen kurallar dizisi, her dilin yapısında olan kuralların evrensel bir dile bağlı olduğunu gösterir. Yani dil evrensel bir yapıdır ve farklı dillerde farklı formlar görülür. Her dilin belirli bir sayıda sözcüğü vardı. Bundan sınırsız sözcük üretilebilir. Edinç zihinde oluşan yapıdır, edim ise bunun dışa vurulmasıdır. Yani sözler, konuşmalar edimdir. Yapısal dilbilimci Sausseure de bu düşüncede idi. Chomsky’nin işaret ettiği başka iki kavram ise derin yapı ve yüzey yapı idi. Bu anlam ve biçim demekti. Ona göre yüzey yapı ikincildir, asıl olan derin yapıdır. Biçim farklı olursa anlam farklı da olabilir aynı da kalabilir.

“Güneşini kapatmışlar” cümlesinde iki anlam çıkar. Onun güneşi ve senin güneşin. Yani tek biçim ve iki anlam. “Çiçeği hediye etti” ve “Çiçek hediye edildi” cümlelerinde iki biçim olmasına rağmen anlam tektir.

Kaynaklar 

britannica.com (Mayıs 5, 2022) Noam Chomsky.

https://www.britannica.com/biography/Noam-Chomsky.

study.com (Mayıs 7, 2022). Noam Chomsky’s Theories on Language. https://study.com/academy/lesson/noam-chomsky-on-language-theories-lesson-quiz.html

Horgan, J. (2016). Is Chomsky’s Theory of Language Wrong? Pinker Weighs in on Debate, https://blogs.scientificamerican.com/cross-check/is-chomskys-theory-of-language-wrong-pinker-weighs-in-on-debate/

Jäger, G. & Rogers, J. (2012). Formal language theory: refining the Chomsky hierarchy, Phil. Trans. R. Soc. B, 367, 1956–1970.  https://doi.org/10.1098/rstb.2012.0077

*Taksonomi, dünya üzerinde yaşamını sürdürmekte olan canlı türlerinin değişik etkenlere göre sınıflandırılması ve de elde edilen kategorilerin isimlendirilmesi ile ilgilenmektedir. Grupların tanımlanmasında kullanılan bu tür grup isimlerine familya, âlem, takım, tür ve de cins gibi örnekler verilmektedir.