Her yıl ekim ayının başında heyecanlı bir bekleyiş olur. Çünkü 1901 yılından beri verilen Nobel Ödüllerinin açıklanma zamanı gelmiştir. Dünyanın en prestijlileri arasında gösterilen bu ödüller, şüphesiz uzun bir süre dünyanın bir numaralı gündemini oluşturur.
Dünyayı dinamit gibi yıkıcı bir maddeyle tanıştıran Alfred Nobel’in vasiyeti üzerine her yıl fizik, kimya, fizyoloji veya tıp, edebiyat, barış ve -bir bankanın sponsorluğunda- ekonomi olmak üzere altı dalda ödül verilmektedir. 2022 yılında bir kişi ve iki kuruluş Nobel Barış Ödülü’nü kazanmıştır: Belaruslu insan hakları aktivisti Ales Bialiatski, Rusya’da insan hakları mücadelesi veren Memorial ve Ukrayna’da bir sivil toplum kuruluşu olarak faaliyet gösteren (Center of Civil Liberties) Sivil Özgürlükler Merkezi.
24 Şubat 2022 tarihinden beri devam eden Ukrayna-Rusya Savaşı dolayısıyla barış isteklerinin Slav coğrafyasında toplanması, barış ödüllerinin o bölgeye gitmesine sebep oldu. Dolayısıyla barışı tesis edenlerin değil barışı tesis etmeye çalışanların ödüllendirilmesi dünya kamuoyu tarafından olumlu bulundu. Aynı zamanda bu ülkelerdeki insan hakları ihlalleri de tekrar dünyada gündem oldu. Çünkü ödül almaya hak kazanan Ales Bialiatski, Alfred Nobel’in ölüm yıl dönümü olan 10 Aralık’ta yapılacak ödül törenine katılamayacak. Bialiatski uğrunda mücadele ettiği insan haklarından mahrum bir şekilde hapiste tutulmaktadır. Sadece Nazi Almanyası’nın ödül alanlara izin vermediği düşünüldüğünde Belarus’taki durumun ne kadar vahim olduğu anlaşılabilir.
Ales Bialiatski’yi tanımak neden ödüle layık görüldüğünü anlamak için yeterlidir. Daha 1980’li yıllarda demokrasi mücadelesine başlamış bir filolog ve Belarus edebiyatı uzmanı olan Ales Bialiatski, aslen Rusya’nın Karelia Özerk Cumhuriyeti’nden. Bialiatski, 1980’lerin başında, Belarus’un Sovyetler Birliği’nden ayrılmasını, egemen ve demokratik bir ülke kurmasını teşvik etmeyi amaçlayan Belarus Gizli Partisi “Bağımsızlık” adlı bir grup da dâhil olmak üzere bir dizi demokrasi yanlısı girişime dâhil oldu.
Aralık 1987’de, 1. Belarus Toplulukları Meclisinin organizasyon komitesindeydi. Grup, “Burachok” adlı yasa dışı bir broşür yayınladı ve ilk kez Sovyet karşıtı protestoları, özellikle de 1987-1988’deki Dziady gösterilerini, Daugavpils Hidroelektrik Santrali’nin inşasına karşı bir protestoyu ve bir mitingi organize etti.
Bialiatski, 1996 yılında “Viasna” (Bahar) İnsan Hakları Merkezini kurdu. O zamanlar “Viasna-96” olarak adlandırılan Minsk merkezli örgüt, Haziran 1999’da ülke çapında bir STK’ya dönüştürüldü. 2001 cumhurbaşkanlığı seçimlerinin gözlemlenmesindeki rolü nedeniyle İnsan Hakları Merkezi Viasna’nın önemi ve etkinliği arttı. Bunun üzerine 28 Ekim 2003’te Belarus Yüksek Mahkemesi tarafından örgütün dernek kaydı iptal edildi ve kapatılması emredildi. O zamandan beri Belarus’un önde gelen insan hakları örgütü resmi kaydı olmadan çalışıyor.
4 Ağustos 2011’de Ales Bialiatski, Belarus ve Rusya Federasyonu dâhil eski Sovyet ülkelerinde bir sindirme aracı olarak kullanılan vergi kaçırma suçlamasıyla tutuklandı. Bialiatski, 24 Ekim 2011’de, 4 yıl hapis cezasına çarptırıldı. 21 Haziran 2014’te serbest bırakıldı.
14 Temmuz 2021’de Belarus polisi ülke genelinde Viasna çalışanlarının evlerini aradı ve merkez ofise baskın düzenledi. Bialiatski ve meslektaşları Vladimir Stephanovich ve Vladimir Labkovich tutuklandı. Bialiatski, 6 Ekim 2021’de vergi kaçırmakla suçlandı ve azami süre olan 7 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Ales Bialiatski hâlen cezaevindedir.
Nobel Barış Ödülü’nün resmî internet sitesinde Ales Bialiatski’nin neden ödüle layık görüldüğü şu sözlerle açıklanıyor: “Barış Ödülü sahipleri, kendi ülkelerinde sivil toplumu temsil ediyor. Uzun yıllardır iktidarı eleştirme ve vatandaşların temel haklarını koruma hakkını desteklediler. Savaş suçlarını, insan hakları ihlallerini ve gücün kötüye kullanılmasını belgelemek için olağanüstü bir çaba sarf ettiler. Birlikte barış ve demokrasi için sivil toplumun önemini gösteriyorlar. Bu bağlamda sivil toplum, barış ve demokrasinin korunmasında önemli bir rol oynamaktadır. İnsan hakları savunucusu Ales Bialiatski, 1980’lerin ortalarında Belarus’ta ortaya çıkan demokrasi hareketinin öncülerinden biriydi. Başkana diktatörlük yetkileri veren tartışmalı anayasa değişikliklerine yanıt olarak 1996 yılında Viasna organizasyonunu kurdu. Viasna, tutuklu göstericiler ve ailelerine destek sağladı. Viasna ayrıca yetkililerin siyasi tutuklulara karşı işkence uyguladığını belgeledi ve protesto etti.”
Ales Bialiatski, Memorial ve Center of Civil Liberties, bulundukları ülkelerdeki mücadeleleri, barışa katkıları, insan hakları savunuculukları ile desteklenmeyi hak ediyorlar. Ukrayna’da devam eden ve bir nükleer tehdite dönme tehlikesi olan savaşın bir an önce bitmesi ve barışın tekrar tesisi çok önem kazanıyor. Bu yüzden zaman zaman yanlı olmakla itham edilen Nobel Ödül Komitesinin bu yıl isabetli bir tercih yaptığı konusunda hemfikir olmamak mümkün değil. Uğruna mücadele verdiği insan hakları, demokrasi ve barış gibi değerlerden dolayı ödül almak Ales Bialiatski’yi tarihin sayfalarına altın harflerle yazmıştır. Ruhunun özgür olduğunun en açık delili aldığı ödüldür. Basit bir suçlamayla atıldığı hapiste, bedeninin de özgürleşmesi ve 10 Aralık’taki törende hak ettiği yerde olması insan hakları mücadelesine gönül vermiş herkesin en büyük dileğidir. Verilen ödüllerin özelde Slav coğrafyasına, genelde dünya barışına katkısı ne olacak bilmiyoruz ama Ales Bialiatski’nin uğradığı haksızlığın giderilerek hapisten salıverilmesi en azından “Nobel Ödülü özgürlük getirdi.” dedirtecektir.