Kuzeyin soğuk rüzgârları
Savrulurmuş uzak diyarlardan.
Soğuk, sisli bir kasabada
Yaşarmış bir şair.
Kalemler yetişmezmiş
Mürekkebin dansına,
Kâğıtlar yetmezmiş
Kelimelerini tutmaya.
Gördüğü her güzellik
Can bulurmuş kelâmında.
Dizeleriyle çiçek açarmış
Kuru dallarda.
Yorgun düşmüş kalemi
Mevsimler yol aldıkça.
Sönmüş mısraları,
Yetim kalmış satırları…
Terk etmiş onu
Can yoldaşı anlatıları.
Usul usul çıkmış
Şairler Tepesi’ne.
Soluklanmadan sormuş
Rastladığı her âdeme:
“Ey kelâm ehli, söyle bana:
Nerede saklanır ilham?
Nerede nefesim?
Nerede benim sözlerim?”
Yankılanmış bir seda
Dağların ardından:
“Ey kelimelerini yitiren dostum,
Sen sustun sansan da konuşmaktasın.
Gönlündeki nağmeler
Bekliyor seni.
Senin kelimelerin olduğu kadar,
Sen de onlarınsın.”
Sen ki Şairler Tepesi’nin sadık dostu,
Şiirleşen mısraların yolcusu!
Bir dem sevinç,
Bir dem ümit…
Kaybettiğin kelimelere
Bir söz kadar uzaktasın.
