Çeviri: İbrahim TÜRKHAN

     Cücelerin yaşadığı Runi isimli yer altı şehrinde ulaşım için kullanılan beş tünel hattı vardı. Konveyörler (taşıma bantları) o karanlık geçitler boyunca her tarafa uzanmaktaydı. Yer altı şehrinin sakinlerinden biri, bir akrabasına veya arkadaşına gitmek isterse bandın üzerine atlayıp istediği yöne gidiyordu. Aynı bant, her türlü eşyanın taşınmasında da kullanılıyordu. Yürüyen merdivenler bir konveyörden diğerine çıkıyordu. Cücelerin yaşadığı evler ise bantların iki yanına sıralanmıştı. Şehir halkı uzun süreden beri bu yolların düzenlenmesini istiyordu. Çünkü artık ciddi sorunlar ortaya çıkmaya başlamıştı. Şehir eskisine göre gittikçe büyümüştü. Taşıma bantları ile yolculuk yapanların ya da yük taşıyanların sayısı bir hayli artmıştı. Bu yüzden çoğu zaman bir cücenin bandın üzerine oturması sırasında karmaşa yaşanabiliyor; birbirini itenler, o sırada banta çarpanlar ya da taşıma bandının üzerine düşerek yaralanmalar oluyordu.

          “Bu daha fazla devam edemez, bir şeyler yapmalıyız.” dedi, belediye başkanı Cüce Baldomero. 

        Bu zor sorunu çözmek için konsey toplandı. Toplantının ardından bir karar aldılar: Her vatandaşın yola çıkmadan önce seçeceği tünel hattını sesli olarak söylemesi gerekecekti.

        Birkaç gün sonra konsey tekrar toplandı. Çünkü tünellerde birçok cücenin neredeyse sağır olmasına neden olacak kadar fazla bir gürültü oluşmuştu.

         Baldomero herkese: “Şu anda iyi duyamıyorum. Ne yapacağımızı bir daha düşünelim mi?” diye dert yanarak sordu.

        Bu kez belediye her eve fren takılmasına karar verdi. Bantlar durduğunda, seyahat etmek veya bir şey taşımak isteyenler, bir el feneri yardımıyla bantlarda boş alan olup olmadığını görebilecekti. Bu çözüm yöntemi şehre büyük maliyete mal oldu. Sonuç tamamen beklenmedik bir şeydi. Tamamen! Birisi frene bastığında aradan bir saniye bile geçmeden, başka biri daha bastığı için tüm bant sistemi uzun süre beklemek durumunda kalıyordu.

            Belediye başkanı üzüntüyle: “Frenleme fikrimiz de işe yaramadı.” dedi.

      Konsey yeniden toplandı. Üç ay boyunca bu konuyu tartıştılar. Sonunda bantları sökmeye ve yürümeyi kolaylaştırmak için tüneller boyunca lamba koymaya karar verdiler. 

          Başkan Baldomero sevindi: “Yaşasın! Bu sefer kesin çözüm bulduk sanırım.”

          Karar alındığı gibi uygulamaya konuldu. Artık şehirde ulaşım sorunu diye bir şey kalmayacaktı. Ancak bantlar kullanımdan kaldırılır kaldırılmaz, tüm şehirdeki evlerin ışıkları da bantların etrafındaki lambalar da söndü. Bantların, insanların ve eşyaların taşınmasına hizmet ettiği doğruydu. Ama aynı zamanda elektrik ürettiğini ise kimse hatırlamamıştı.

            ***

         Runi şehri artık yer altı dünyasının haritasında yok. Çünkü elektrik sistemi de bozulunca şehrin eski düzenini yeniden kurmak oldukça zor ve pahalı olacağı için bütün cüceler birer birer başka yerleşim yerlerine dağıldı. Diğer insanların ardından taşınmak için hazırlanan belediye başkanı, süreci düşününce kendisi açısından çok önemli bir sonuca vardı: Herhangi bir konuda karar verirken sonuçlarını da düşünmek gerekir.

            Gennady (Henrick) GERGARDOVİÇ DİCK*

          Gennady (Henrick) Gergardoviç Dick, 22 Şubat 1955 tarihinde, Kırgızistan’ın Talas bölgesinde yer alan Leninpol köyünde dünyaya gelmiştir. Rus, Alman ve Kırgız kültürüyle büyümüş bir şair, yazar, dramaturg, çevirmen, gazeteci, yayıncı ve halk insanı olarak tanınmaktadır. Uluslararası Edebiyat Akademisi, Ukrayna Sanat Akademisi, Kırgızistan Şiir Akademisi, Rusya Edebiyatı Akademisi ve Schleswig-Holstein Yazarlar Derneğinin üyesidir. Çeşitli türlerde 30’dan fazla kitabı ve gençlerle çocuklara yönelik çok sayıda piyesi bulunmaktadır. Rusça ve Almanca olarak yazan Dick’in bazı eserleri Ukraynaca, Kırgızca ve Tacikçeye tercüme edilmiştir.