Bahar mevsiminin, yerini yaza bırakmaya hazırlandığı güzel bir gün. Güneş, birkaç gündür aralıklarla yağan yağmurların ardından, parlak yüzünü bütün cömertliği ile gösteriyor. Hayatımız boyunca unutmamız belki de mümkün olmayacak bir güne hazırlanıyoruz. Güzel bir gezi grubuyla Tuna Deltası’nı, Romence adıyla Delta Dunării ‘yi gezmeye gidiyoruz. Avrupa’nın en büyük ikinci doğal deltası olarak da bilinen Tuna Deltası hakkında daha önceden okuduğum bazı bilgilerle gezi turuna hazır sayılırım. Ellerinde cep telefonları, fotoğraf makineleri ve çeşitli atıştırmalıklarıyla otobüsteki yerlerini almış olan grubumuzun bütün üyelerini de gezinin heyecanı çoktan sarmış durumda.
Bükreş’ten başlayan gezimiz Köstence üzerinden devam ediyor. Köstence’den Tuna Deltası’na ulaşmak için Tulça’ya uğramak gerekiyor. Kara yolu ile yapılan yolculuk yaklaşık iki saat sürüyor. Tulça ile Tuna Deltası arasındaki mesafe de oldukça kısa.
Babadağı ve Sarı Saltuk Türbesi
Tulça’nın hemen güneyinde bulunan Babadağı, adını buraya yerleşen Sarı Saltuk Baba ve mahiyetindeki Türk nüfusundan alıyor. Kaynaklarda geçtiğine göre Sarı Saltuk, Dobruca’ya yerleşmesinden vefatına kadar çeşitli tekke ve zaviyeler açmış. Bu mekânda da bizzat tekke açıp faaliyetlerde bulunmuş. Burası II. Bayezid’in emriyle 1484’de külliyeye dönüştürülmüş ve çevresinde yeni bir şehir olarak Babadağı kurulmuş. XVIII ve XIX. yüzyıllarda istilalara uğrayan külliye, 1828’den sonra tek kubbeli bir türbe olarak korunmuş ve bazı restorasyon çalışmalarından sonra 2007’de ziyarete açılmış. Önceleri Hristiyanların da ziyaret ettiği türbe, günümüzde hem ziyaretgâh hem de tarihî bir yapı olarak korunmaya devam ediyor. Babadağı Sarı Saltuk Türbesi, Ali Gazi Paşa Camisi ve Doğu Sanat Müzesi ile ziyaret edilmeyi hak eden önemli yerleşim yerlerinden.
Konaklama
Turizm açısından fazla gelişmiş olmasa da Tuna Deltası’nın kıyılarında bazı oteller mevcut. Biz grup olarak Tulça’da üç yıldızlı bir otelde bir gece konaklayacağız. Romanya’nın güneydoğusunda, Tuna Nehri’nin St. George kolunda yer alan Tulça, antik bir şehir. Ayrıca önemli bir liman kenti ve dolayısıyla küçük delta kıyıları boyunca balıkçılık ve turizm merkezi. Hâlen önemli bir Tatar ve Türk azınlığın yaşadığı bu küçük şehri, vaktimiz sınırlı olsa da gezip görme fırsatı buluyoruz. Gün batımı manzarasının bütün çıplaklığıyla seyredildiği nehir kıyısıyla, sakin ve huzurlu sokaklarıyla, Aziziye Camisi ve bazı turistik mağazalarıyla bu kentten belleğimizde hoş anılar kalıyor.
Tuna Deltası
Gezi rehberlerimiz tur için büyük bir tekne rezervasyonu yaptırmışlar. Gezimiz çift taraflı onlarca tür ağaçların arasında Tuna boyunca devam ediyor. Yaklaşık 5-6 saat süren tekne turumuza, yanık türküler ve hararetli sohbetler olabildiğince renk katıyor.
Deltada ilerledikçe tabiatın güzelliğini daha da iyi hissediyoruz. Mis gibi hava, farklı tonlardaki kuş nağmeleri, sazlıkların arasından yayılan kurbağa sesleri, iç içe girmiş yeşil ve mavi insana büyük bir huzur veriyor.
Tuna Deltası’nın büyük kısmı Romanya’da, kuzeybatı yönünde kalan bir bölümü de Ukrayna sınırları içinde yer alıyor. Edindiğim bilgilere göre deltanın ortalama alanı, çevresindeki kesimle beraber 5165 km²’yi buluyormuş.
10 bin yıl gibi uzun bir sürede oluşmuş olan Tuna Deltası, Tuna Nehri’nin yılda 67 milyon ton alüvyon boşaltmasıyla büyümesini devam ettiriyor. Üç büyük koldan oluşan deltanın kuzeydeki kolu Chilia, orta kolu Sulina ve güney kolu da Sfantu Gheorghe adıyla anılıyormuş. Bizim de görme fırsatı bulduğumuz Tulça, yukarıda bahsettiğim gibi güneydeki koluna sınır teşkil ediyor.
28 köy ve bir şehri kapsayan delta bölgesinde yaklaşık 15 bin kişinin yaşadığını öğreniyoruz. Çoğunluğunun Romanyalı olduğu bu yerleşim bölgelerinde yaşayan azınlıklar Türkler, Yunanlılar ve Bulgarlardan oluşuyormuş.
Üç ana kolunun yanı sıra çeşitli su yollarının ve göllerin oluşturduğu deltada doğal yaşam bütün canlılığıyla ve renkliliğiyle devam ediyor. Devasa delta alanı içinde akarsular, kanallar, çeşitli bitkilerinin saçakları altında irili ufaklı göletler ve sazlık adalar gözlerimizin önünden birer birer geçerek geride kalıyor.
Tuna Nehri
Avrupa’nın Volga’dan sonra en uzun nehri olan Tuna, Almanya’nın güneyinden doğarak uzunca bir yol alıp Karadeniz’e dökülüyor. İngilizcede Danube, Romencede Dunărea olarak bilinen Tuna, havzasıyla birlikte geniş bir alana yayılmış olup gerek akarsu kolları, gerekse de ana kolu itibariyle geçtiği topraklara hayat kaynağı oluyor. Almanya’da doğan bu büyük nehir Avusturya, Slovakya, Macaristan, Hırvatistan, Sırbistan, Romanya, Bulgaristan, Moldova ve Ukrayna’dan geçiyor. 10 ayrı ülkenin sınırları içinden geçmesinin yanı sıra ayrıca Viyana, Bratislava, Budapeşte ve Belgrad gibi dört önemli başkentin de merkezinden geçiyor olması, bu ülkelerin tarihinde ona özel konumunu kazandırmış.
Tuna Nehri aslında Osmanlı tarihinde de önemli bir yere sahip. Bilindiği gibi 1877-1878’deki Osmanlı-Rus Savaşı, II. Abdülhamit ile Rus Çarı II. Alexander arasında yapılmıştı. İşte bu savaşın dönüm noktası olan Plevne Savunması’ndaki büyük başarısından dolayı Osman Paşa’ya Sultan II. Abdülhamit tarafından “Gazi” unvanı verilmiştir. Onun vefatından sonra da adına marş yapılmıştır:
“Tuna nehri akmam diyor
Etrafımı yıkmam diyor
Şanı büyük Osman Paşa
Plevne’den çıkmam diyor.”
Tuna’nın, özellikle Karadeniz ile birleştiği ve peyzajın değiştiği alanı kapsaması nedeniyle, Sfântu Gheorghe kolunun, gezi tutkunları için harika bir görünüme sahip olduğunu belirtmek yerinde olur, sanırım.
Bitki Türleri
Tuna Deltası’nın, 1839’u bitki olan yaklaşık 5.500 türü barındırdığını öğrenince olağanüstü bir şaşkınlık yaşadım. Bu durum, doğal olarak inanılmaz bir biyolojik çeşitlilik demek. Deltanın bitki örtüsü, esas olarak sulak alanlara özgü olup yüzde 78’i saz ve bodur söğütlerden ibaretmiş. Deltada 1.750 km²’lik bir alana sahip dünyanın en büyük sıkı ve yoğun sazlık alanı olduğu vurgulanıyor. Nehir kıyılarında en yaygın türler olarak; ağaçlar ve çalılar, ak kavak, kara kavak, deniz topalak, funda ve böğürtlen çalıları vb. bulunuyormuş. Bütün bunlara ilave olarak iki etçil bitki olan aldrovanda ile su samurunun varlığını öğrenmiş oluyoruz.
Deltada, Romanya’nın en eski tabiat rezervlerinden biri ve dünyanın en kuzeydeki subtropikal ormanı olan Letea Ormanı, önemli bir yer işgal ediyormuş. Buradaki manzara, orman yamalarının bir zamanlar deniz tabanında oluşan kum tepeleriyle değiştiği özel bir görünüm arz ediyormuş. Orman arazisinde bazılarının yaşı 300’ü aşkın meşe ağaçlarının yanı sıra 10’dan fazla orkide türü, buna ilave olarak da 25 metreye kadar ulaşabilen bir liana türü de bulunuyormuş.
Genel olarak ormanlık, kumsal ve kayalık bölgelerin tamamında görülen 12 farklı habitat formun arasında sazlık ve söğüt bölgeleriyle birlikte hasır tarlalarının ve sarp kayalık alanların da önemli bir yeri var.
Bu denli çeşitliliğin arasında, kanalların kıyılarına damgasını vuran muhteşem nilüferler, farklı renk tonlarıyla hepimizi mest ediyor. O büyüleyici beyaz, pembe ve mor renklerinin arasında tur boyunca şiirsel dakikalar geçirmiyor değiliz.
Kuş, Balık ve Diğer Canlı Türleri
Tuna Deltası pelikan, ak balıkçıl, karabatak, ak kuyruklu kartal, turna ve ördek gibi kuşlar da dâhil olmak üzere toplamda 300 farklı kuş türüne ev sahipliği yapıyor. Buranın kuş gözlemcileri ve yaban hayat tutkunları için bir cennet olduğunu duymuş ve defalarca okumuştum. Bütün Avrupa’nın kuş kolonilerini bir arada görebileceğimiz müthiş bir doğa harikası karşısında olmak gerçekten heyecan verici. Bunların yakın bölgelerin yanı sıra Çin ve Afrika gibi çok uzak ülkelerden de gelebilen göçmen kuşlar da olabildiğini biliyoruz. Bu büyüleyici atmosferde kuş gözleme sezonu, ilkbahardan yaz sonuna kadar devam ediyor. Tur boyunca birbirinden hoş kuş sesleri bize eşlik ediyor.
Deltanın misafirleri sadece kuşlar değil tabii ki. Yaban kedileri, tilkiler, kurtlar, yaban domuzu ve geyiklerle birlikte balıklar da dâhil olmak üzere toplamda 3.450 çeşit hayvan, bu muhteşem tabiat köşesini doğal bir hayvanat bahçesi hâline getiriyor.
Delta, balık çeşitleriyle oldukça meşhur. Alabalık, hamsi, istavrit, levrek, kalkan, kefal, sazan ve uskumru gibi yaklaşık 150’den fazla balık çeşitleri bu harika yerin sevimli ve vazgeçilmez konukları. Hâl böyle olunca öğle yemeğimizin menüsüne de doğal olarak balık damgasını vuruyor.
Söz konusu hayvanlardan başka deltanın arazi yüzeyi, kurbağaların yaşam alanı oluşturmaları için çok uygun. Bu yüzden yeşil kurbağa, büyük göl kurbağası, kahverengi kurbağa ve ağaç kurbağası dâhil olmak üzere 10’dan az olmayan kurbağa türü deltayı minik cüsseleri ve güçlü sesleriyle dolduruyorlar.
Pelikanlar, deltanın en sembolik kuşları kuşkusuz. Burada çok yaygın olarak görülen kıvırcık pelikan türü yaşıyormuş. Genellikle diğer pelikanlar sarı ve pembe tüylere sahipken kıvırcık pelikan çoğunlukla açık gri tonlara sahipmiş. Adı ise üreme mevsiminde kafasında oluşan kıvırcık tüylerinden geliyormuş. Sıradan bir pelikandan biraz daha büyük olan ve boyu uzun kanatları ile birlikte 3 m’ye kadar ulaşan bu pelikan türü, Romanya’daki en büyük kuş olarak biliniyormuş. Kıvırcık pelikan, yaygın olandan çok daha nadir olup yuva yapan nüfusu yaklaşık 500 bireyden ibaretmiş. 100 yıl önce, Tuna boyunca yaygın bir tür olan pelikanlar, bugün Kuzeydoğu Afrika’dan Hindistan’a kadar uzanan bir bölgeden, sıcak aylarda ve kışlarda buraya göç ediyorlarmış. Üstelik her yaz mevsimi, milyonlarca beyaz Mısır pelikanları, yavrularını büyütmek için buraya geliyorlarmış. Balık tutmak için bir araya geldikleri karabataklarla birlikte genellikle büyük gruplar hâlinde beslenen bu pelikanlar günde yaklaşık 1 kg balık yiyebiliyorlarmış.
Sonuç olarak, Tuna Deltası, uzun kanalları ve kendine ait özellikleriyle dünyanın en önemli doğal güzellikleri arasında sayılıyor. Fransız Kaptan Custo tarafından keşfedilen bu güzide mekân, yine Custo’nun ciddi gayretleriyle, 1990 yılında UNESCO tarafından koruma altına alınmış. Dolayısıyla UNESCO tarafından dünya mirası olarak kabul edilen, Avrupa’nın ikinci büyük, korunma bakımından ilk sırada yer alan bu harika delta, gezilecekler listesinde yer almayı fazlasıyla hak ediyor.
Kaynaklar:
https://romanyahaber.com/2021/07/11/tunanin-gizemli-deltasi-doga-tutkunlarini-bekliyor/
kaleminize, gönlünüze sağlık ❣️❣️❣️
Sağ olun Tuba hanım. İlginiz için ayrıca teşekkür ederim. Gezip görmeniz dileğiyle.
Seher hnm,bizde merak uyandırdınız. Bir gün gelip gezebilme ümidiyle
İlginiz için teşekkür ederim Gülseher hanım. Gezip görmeniz dileğiyle…