Dillerin mahreç yapıları ve kelime dağarcıkları üzerinde coğrafya ve iklim hatırı sayılır bir tesir icra eder. İklim, sıcaklık ve soğuklukları ile, kaç mevsim yaşandığı ile, bitki örtüsü, yetişen sebze ve meyveleriyle dilde yer alır. Türkçede hurmaya dair ancak birkaç kelime bulunurken Arapçada bolca vardır. Urducada mangonun onlarca ismi varken Türkçede sadece mango vardır. Tersinden üzüm ve elmanın Türkçede onlarca, belki yüzlerce çeşidi isimleriyle mevcutken Arapçada ve Urducada birkaç kelime ancak bulunur. Sayılamayacak kadar misal vermek mümkündür bu konuda.

Bu yazıda gelin Türkçenin bahar üzerine zenginliğine bir göz atalım. Şahsi tespitlerime göre Türkiye Türkçesinde ilkbaharın en az 18 farklı ismi var. On isme şairlerimiz mısralarında yer vermiş. O ne zenginliktir öyle! Bahar bir bakarsınız cıvıl cıvıl kuş sesleriyle, bir görürsünüz elvan elvan çiçekleriyle, perçeminizi okşayan bir meltemle, binbir rayihasıyla yer almıştır mısralarda.

Şimalî kutupta Türkçe konuşulan topraklarda bahar mevsimini idrak ediyoruz bu günlerde. Bahar çiçeklerinin rengârenk ışıltılarına şiirlerin parıltılı mısralarıyla eşlik etmeye ne dersiniz?

Baharın kadimden beri gelen ve hâlen halk arasında kullanılan ismi yazdır. Halk dilinde yazağzı veya yazönü iken kimi yerlerde yazbaşı, Ağrı ve Iğdır gibi yörelerde ise karacayazdır. Yani halk dilinde bu fasıl yazın başlangıcı veya yemyeşil hâlidir. Bu adlara ilaveten halk dilimizde yaz başlangıcını anlatan ilkyaz, evvelbahar, yazbahar, yazseri terkipleri de türetilmiştir. Bu noktada birer kıta şiir okumadan olur mu?

“Âşık Gevheri de gider dostuna

Gidi rakiplerin bize kasdi ne

Evvelbahar çayır çimen üstüne

Sarılıp yatmanın zamanı geldi”   Âşık Gevherî

“Şu aşkın ateşi bağrımı yaktı

Ah ile feryadım göklere çıktı

Gözlerimden yaş yerine kan aktı

Yazbahar ayının seli böyle olur”   Teslim Abdal

“Kocalık güz faslı nazar et râza

Bunamaklık kıştır ömr-i dırâza

Yiğitlik âlemi benzer ilkyaza

Tıfıllık misâl-i eyyâm-ı bahâr”   Âşık Ömer

İlkbahar hem yazın ilk parçasıdır hem de kıştan sonra martla birlikte yeni yılın da başlangıcıdır. Bu sebeple Çorum ve Trabzon’da ilkgüzdür. Yenibahar, yeniyaz ve nevbahar şiirlerin mısralarında yer alacak kadar yaygındırlar. Unutmadan en meşhuru ilkbaharı da ekleyelim sırası gelmişken. Buraya birer beyit ya da kıta almasak olmazdı.

“Bu dem yüzüm süre turam her dem ayum yini togar

Her dem bayram durur bana yayum kışum yinibahâr”   Yûnus Emre

“Yine rahmeti bî-kıyâs yine ‘işret oldı dem-sâz

Yine geldi bu yiniyaz kutlu kadem basdı yine”   Yûnus Emre

“Tavr-ı acebde rûzigâr ‘îd oldu fasl-ı nevbahâr

Nergisde asâr-ı humâr ammâ kadeh destinde hem”   Şeyh Gâlib

(Rüzgârın bile şaşırdığı ilkbahar bayramıdır ki nergis elinde kadehiyle sermesttir.)

“Bende hiç tükenmez bir hayat vardı,

Kırlara yayılan ilkbahar gibi.

Kalbim her dakika hızla çarpardı,

Göğsümün içinde ateş var gibi.”   Sabahattin Ali

“Güneş gözkapaklarımı ısıtıyor

Ah! Güvenilmez ilkbahar güneşi

Rüyada mıyım, gerçek mi bu

Hem var gibiyim, hem yok gibi”   Ataol Behramoğlu

Bu mevsim çiçeklerinin rengiyle karacayazken aynı zamanda yeşilliğinin namı köklem veya Trabzon yöresinde çağrıldığı ifadesiyle küklendir. Derleme Sözlüğü’nde geçen bir atasözümüz “Köklem yağmurları ekin ve ot yürütür.” biçimindedir.

Bahar çoğu zaman başlı başına bir mevsim olarak karşımıza çıkar. Bahar dendiğinde alttaki kıtalarda geçtiği şekliyle sanki akla bir tek ben gelirim, der.

“yüreğini kuşatan bahar sevinci

nisan yağmurundan esen yeldendir

seher vakti saçlarına düşen çiğ

dağların başını saran tüldendir”   Ahmet Necdet

“O günü görmek için sade bekleyeceğiz,

Göreceğiz bir sabah yeşil tomurcukları.

Hazırlanıyor gibi, gökyüzü, ufuk, deniz,

Bir sabah dökülecek baharların baharı.  Ziya Osman Saba

Bahar, hep yazın bir parçası olmaz. Arada bir yazın ayrılmaz dilimlerinden biri hâline gelir. Yazın yay şeklindeki telaffuzları da yok değildir.

“Senin boyun budahtan ağdı geçti

Cihan imdi yüzünden yaz u yaydır”   Sultan Veled (Tarama Sözlüğü VI )

Kadim irfanımızda yazla başlayan sene baharla biter. O yönüyle de ismi üzerinde fasl-ı rebî yani dört mevsimin sonuncusudur.

“Olur ol devride fasl-ı rebî‘üñ

Belirür ‘âleme sun‘-ı bedî‘üñ

Nesîm eser cebellerde erir kar

Puñarlar neb‘ ider seyl olur enhâr”   İbrahim İbn Bâlî

(O ilkbahar, dağlardan ılık esintilerle karların eridiği ve gözelerin sularıyla ırmakların coşkun aktığı bir âlemin resmidir)

Velhasıl-ı kelam bahar; yazın başlangıcı, yazdan sayılınca senenin dördüncü mevsimi, yaz mevsiminin ilk parçası, çiçekli mevsim, senenin ilk faslıdır. Neresinden bakılsa bolluğun bereketin timsali bu günler dilimize de aynı çeşitliliği ve zenginliğiyle yansımıştır. Şairlerimiz de lisanımızın sunduğu bu zenginliği bir ilkbahar çeşmesinden akan billur su misali mısralarına akıtmıştır.