Ömür ağacında yaprak günlerin,

Bir daha yerine gelmez düşenin.

Konforun, art arda bol öğünlerin,

Kabr alır yerini sırça kûşenin.

Düşünce rahminde cılk olmuş cenin,

Çöplüğü ayarı düşük külçenin,

Ey fikir tarlası yok mu biçenin?

Bu ağır vebal yük, mahsulü senin.

Işıksız, çizgisiz yolun meftunu,

Ütülmüş güneşin baskın efsunu,

Bıçkın saz tellerin ezgi ketumu,

Sana ağıt çalar, ele hoş enin.

Çiçeksiz bahardan aşka entari,

Çekmez yümünsüzü kalbin kantarı.

Ambarda içi boş biriken darı;

Hükmü yok, sesi tok, iri cüssenin.

Mutluluk denilen derin kaosta,

Kâh isyan flörtü kâh derviş sosta,

Keyfini sürerken alır bir posta,

Kimi kız kulesi kimi yuşa’nın.

İçerde hevesler yer birbirini,

Son dem sapan taşı döker irini.

Hayatın besteye teşne şi’rini,

Notasız bir tını bozar sihrini,

Candan bakışların, tatlı busenin…