Çeviri: Erdal Karaman

Bismillah, yardım et, ey Sultan Kerim,  

Saza söz uysun da düzelsin şarkım.

Biliyorsun ki vardır şarkıda hünerim,

Dinle hele, bakalım Muhammet Efendi.

Bazen senin cevabın gelir elden,

Yüreğin sıkılmaz mı o uzak ilden?

Akrabadan, sırdaştan, temiz gönülden,

Sitemli selamlar sana Muhammet Efendi.

Sen tekrar dönesin diye yalvarmakta Hakk’a,

Dinleyip baksana zamana, vakte

Pişmanlar, keyifleri yok, sen evde yoksun diye.

Anla bu sözleri Muhammet Efendi.

Yaşıtların bakınır, oradan, buradan,

Hürmetin, değerin fazladır beyden, handan.

Ahmad’dan, Ağam’dan şu Açakan’dan,

Sana çok selam Muhammet Efendi.

Sırdaşın üzülüp durur uzakta,

Gelsin diye yalvarır Rabbim Rezzak’a.

Bu şarkıyı yazan miskin Kazak’tan,

Dinle çok selamlar Muhammet Efendi.

Süreli geliyorsun, kalıyorsun az günler,

Gitsen yine duman esiyor yeller.

Doğduğun yer oldu, gurbet eller,

Diliyoruz, dön, Muhammet Efendi. 

Memleketinden sorarsan, yaparlar ticaret,

Zannedersin kalpleri, yüz türlü avda.

Tükende, bağda, bahçede, pazarda,

Dünyalık kazanırlar doymazlar Muhammet Efendi.

Akşam geç dönüp evlerinde yatarlar,

Yemin edip hatasız diye satarlar.

Beş kuruşluk kâr için babasını satarlar,

Birinde bile dürüstlük yok, takip etsen Efendi.

Sen çok rahatsın, işitmezsin, görmezsin,

Bizim Kumukların hâllerini bilmezsin.

Dünyada ebedî gibi görünürler,

Umutları büyük, bakarsan Efendi.

Birbirine kötü niyette, kasıtta,

İlahi doğru değil, kardeş de dost da.

Baksan dostun da yavaş yavaş bozulmakta,

Seyret değişen devirleri Efendi.

Bizde bir grup var birbirinden usta,

Mecliste oturup, kadınlar gibi yasta.

Yüz haber çıkarır yok yerden aklından,

Tüh! Namus kaybolmuş Efendi.

Yırçı Kazak* 

(1830-1879)

Yırçı Kazak, Dağıstan’ın güzide beldelerinden olan ve Kumuk Türklerinin meskûn bulunduğu Temirhan Şȗra’ya bağlı Atlan Avul köyünde, yoksul bir çiftçi ailesinde dünyaya gelir. Şair küçük yaşlarından itibaren şiir söylemeye ve şiirlerini düğünlerde seslendirmeye başlar. Başlangıçta daha çok aşk ve toplumla ilgili şiirler terennüm ederken, Rusların Kafkasları işgali ile birlikte şiirlerinde işlenen tema değişir. Rusları eleştiren şiirler söylemeye başlar. Çar rejimi tarafından iki defa Sibirya’ya sürülür.  Ülkesine döndükten sonra tenkitlerine devam eder. 49 yaşında iken köylüler bir sabah köprünün altında cesedini bulurlar. Güya şairin kim tarafından nasıl öldürüldüğü bilinmez. 

Kazak, St. Petersburg’da öğretim üyesi olarak vazife yapan dostu Muhammet Efendi ile sık sık  mektuplaşır, kendisiyle dertleşir. Bu mektubunda şair, Muhammet Efendi’ye selamdan sonra ülkesinde olup bitenleri tesirli sözlerle kaleme alır.