“Karadır bu bahtım kara

Sözüm kâr etmiyor yâre

Yüreğimi yaktı nâra 

Eyvah eyvah eyvah eyy

Kendim ettim kendim buldum

Gül gibi sararıp soldum…”

Sanırım bu türküyü bilmeyenimiz yoktur. Bu türkünün güftesi ve bestesi Neşet Ertaş’a aittir. Kendisi bu türkünün hikâyesini şöyle anlatır: “O zamanlar gençtim. Pavyonda çalıp söylüyordum. Gömleğimin yakası yağ içindeydi. Onu yıkayacak, önüme bir tas çorba koyacak bir yârim olsa dedim. O arada uzaktan uzağa bakıştığımız bir kız vardı. Gittim istedim. Hayır demediler. Ama olmadı, kısmet değilmiş, yarım kaldı. Ben de çok efkârlandım. Pavyondan ayrıldım, şehri terk ettim, sazımı siyaha boyadım ve başladım çığırmaya.”(turkudostlari.net).

Doğumu, Eğitimi ve Müzikle Tanışması

Neşet Ertaş, kendini anlattığı bir şiirde, 1938 yılında Kırtıllar Köyü’nde Döne’den doğma Muharrem Ertaş’ın oğlu olduğunu söyler. Onun müzikle tanışması altı yaşlarında başlar. Müzikle tanışmasını da kendisini anlattığı o şiirde; “Dizinde sızıydı anamın derdi. Tokacı saz yaptı elime verdi. Yeni bitirmiştim 3 ile 4’ü. Baban gibi sazcı oldun dediler.” (Neşet Ertaş, 2020). İlkokul üçüncü sınıftayken önce keman, sonra da bağlama çalmasını öğrenir ve ardından babası Muharrem Ertaş ile birlikte yörenin düğünlerinde saz çalıp türkü söylemeye başlar. O, henüz 12 yaşında iken annesi Döne Hanım vefat eder. Babası daha sonra Yozgat’ın bir köyünden Arzu Hanım ile evlenir. Bir süre bu köyde yaşayan Ertaş, ilerleyen süreçte Yozgat’ın Yerköy ilçesi, ardından da Kırşehir, Yozgat ve Kırıkkale gibi yerlerde yaşar.

İstanbul-Ankara Yılları ve İlk Albümü 

Babasıyla aynı ruhun insanı olduğunu söyleyen Ertaş, 1950’li yılların başında, henüz 14 yaşındayken İstanbul’a gider ve orada ekmeğini kazanmak için her işi yapar. Bu arada 1957’de İstanbul’da Kadri Şençalar’ın sahibi olduğu Şençalar Plak adına plak doldurduğunda henüz 19 yaşındadır. Okuduğu eser babasına ait olup

“Neden garip garip ötersin bülbül 

Yoksa sen de bahtı karalı mısın?”

sözleriyle başlayan bozlaktır. İki yıl süren İstanbul macerasından sonra Ankara’ya gelir (avrupagazete.co.uk).

İstanbul’dan sonra Ankara’ya yerleşen Ertaş, TRT Ankara Radyosu’nda canlı yayınlanan Nureddin Sarısözen yönetimindeki Yurttan Sesler isimli programda mahallî sanatçı unvanıyla Anadolu’nun tamamına sesini duyurma fırsatı bulur. Bu programda Geleli gülmedim ben bu cihana isimli bozlağı solo çalarak okur. Bundan sonra 1970’li yılların ortalarına kadar devam eden yirmi yılı aşkın süre boyunca on beş günde bir misafir mahallî sanatçı sıfatıyla Ankara Radyosu’na çağrılarak on beşer dakikalık solo bandlar yapar. Bu türkülerin bir kısmı anonim olmadığı ve beste özelliği taşıdığı gerekçesiyle dönemin yetkililerince arşiv kayıtlarından çıkarılır (Tokel, 2020).

Bu arada Ankara’da hemşehrisine ait Kazablanka Gazinosu’nda çalışmaya başlar. Bu gazinoda Leyla isminde bir kızla tanışır ve onunla evlenmek ister. Babası bu evliliğe karşı çıksa da o babasını dinlemeyerek bu kızla evlenir. Bu evlilikten iki kız, bir erkek çocuğu olur. Ancak yedi yıl sonra bu evlilik biter.

Parmaklarının Felç Olması ve Almanya Yolculuğu

1960’lı yıllardan itibaren farklı türlerdeki müzisyen ve oyuncularla beraber konser turnelerine çıkar. Artık bu alanda epey bir mesafe kat ettiği için daha sonra bu konserlerini tek başına yapar ve Türkiye’nin bütün şehirlerini ve  pek çok ilçesini dolaşır. Yıl 1976’yı gösterdiğinde, sahnede iken (Ankara) el parmakları ani bir felç geçirir. Hemen Hacettepe Hastanesine kaldırılan Ertaş, iki yıl uygulanan fizik tedaviden bir sonuç alamaz. Müzisyenlikten başka mesleği de olmadığı için tedavi olacak parayı bulamaz ve çareyi Almanya’da işçi olarak çalışan ağabeyi Necati Ertaş’ın yanına gitmekte bulur. Almanya’daki tedavi iki ayda sonuç verince üç çocuğunu da Almanya’ya getirterek sanat hayatını Almanya’da devam ettirmeye karar verir. Böylece aralıksız yirmi beş yıl (1979-2003) sürecek olan gurbet hayatı başlamış olur (biyografi.net.tr ).

Bu süreçte başta Almanya olmak üzere, Türk işçilerinin yoğun yaşadığı Avrupa ülkelerinin hemen bütün şehirlerinde çok sayıda konser verir. Türk işçilerinin düğünlerine katılır. Türkiye’de iken çıkardığı 33’lük ve 100’den fazla 45’lik plağa Almanya’da doldurduğu yirmi civarında kaset eklenir. CD olarak çıkan albümlerinin sayısı yirmi beş civarındadır. Bugüne kadar plak, kaset ve CD’lere okuduğu türkülerin kesin sayısı bilinmediği gibi bu türkülerin kaçının kendisine ait olduğunun bir dökümü de henüz yapılamamıştır. 500 civarında olduğu tahmin edilen yayımlanmış türkü kayıtlarının yüzde seksen beşinin söz ve müziği kendisine ait olup diğerlerinin önemli bir bölümü, babasınındır. Bunlar genel itibariyle söz ve müziği anonim olan çoğu Orta Anadolu yöresine ait çeşitli türküler, bozlaklar, oyun havaları ve halay ezgileridir (fikriyat.com, 2018).

Müzik Yorumu

Ertaş, Orta Anadolu Abdal müziği geleneği birikiminin yeni bir yorumcusu olup müziği yoğun yöresel özellikler ve baskın mahalli unsurlar taşır. Fakat, onu farklı kılan yönü ise Anadolu Abdal müziği geleneğini bulunduğu yörenin dışına çıkarabilmiş olmasıdır. Dolayısıyla o, başta babası Muharrem Usta olmak üzere Hacı Taşan, Çekiç Ali ve Abdal/Türkmen müziği geleneğinin en üst seviyede sentezini yaparak başta Anadolu olmak üzere dünyanın farklı coğrafyalarına taşıyabilen bir şahsiyettir.

Neşet Ertaş’ın hayatı, sanatıyla o derece iç içedir ki çalıp söylediği türkü ve bozlaklarında bütün bir hayat hikâyesini bulabilirsiniz. Onun müzik yaşamına yakından bakıldığında, içli türkülerin, hüzünlü bozlakların nasıl oluştuğunun ipuçlarını görmek mümkündür. O, eskiyi yeniden keşfetme yeteneği sayesinde okuduğu her eseri yeni baştan öyle bir yorumlar, ona öyle bir ruh ve hava verir ki âdeta yeni bir beste ile karşı karşıya olduğunuzu sanırsınız. Dinlediğiniz bu yorum başkasına ait olmasına rağmen sanki sizi yıllar öncesine ait bir Ertaş türküsünü dinlediğinizi düşündürür.

Ertaş, bu sıra dışı yeteneği, gelenekten kopmadan eskiyi yeniyle buluşturması ve yeni zamanların modern eğilimlerini gözeten sanatçı kimliği ile kendisini hep gündemde tutmuştur. O, türküyle bağlamayı o kadar yakınlaştırmıştır ki kendisini de bu ikiliyle birlikte eritip yok ederek muhteşem bir sacayağı meydana getirmiştir. Dolayısıyla sanatını icra ederken; müziğin özünü, ruhunu, kendi hissettiklerini hiçbir suniliğe girmeden olduğu gibi söze ve saza dökebilen bir efsanedir. Dolayısıyla onun bu kabiliyeti karşısında siz şu hükme varırsınız. Ertaş, ismini bağlama ile öylesine özdeşleştirmiştir ki âdeta bu dünyaya türkü söylemek için gelmiş gerçek bir ustadır.

Onun sazıyla beraber söyleme tekniği, yorum gücü, repertuvarı, üslubu, gelenekteki yeri ve konumu, çeşitli yabancı müzikologlar tarafından da incelenmiş, üniversitelerde ve konservatuvarlarda tez konusu olmuştur. Bütün canların Hak olduğu inancını Bektaşilik penceresinden görüp yorumlayan Ertaş’ın sahne ritüelleri arasında hiç ihmal etmediği davranışlarından biri de elini yere (toprak) sürüp öptükten sonra kalbinin üzerine koymasıdır. Bunun anlamını da kendisi şöyle ifade eder: “Canı Hak görmek bizim Bektaşiliğimizin de özüdür, karıncadan file kadar bütün canları Hak biliriz. Bütün canların canı Hak’tır, bir canı incitmek de Hakk’ı incitmektir” (Tokel, 2020).

Bozkırın Tezenesi Belgeseli

Ertaş’ın hayatını ve sanatını anlatan ilk kapsamlı çalışma TRT ve Anadolu Folklor Vakfının iş birliğiyle, Bayram Bilge Tokel’in, yönetmen Ali Bozkurt’la birlikte hazırladıkları dört bölümden oluşan Bozkırın Tezenesi adlı belgeseldir. Ona Bozkırın Tezenesi şeklinde ilk kez Yaşar Kemal hitap etmiştir. Bunun sebebi ise Ertaş, Türkiye’den Almanya’ya giderken bir seferinde Avusturya’da ehliyetsiz araba kullandığı bahanesiyle hapse düşer. Bu sırada Yaşar Kemal kendisine İnce Memed isimli kitabını imzalayıp yollar. Kitabın girişine de şu notu yazar: “Bozkırın tezenesine selam olsun, geçmiş olsun.” (anadolugazete.com.tr, 2018). 2000 yılında hazırlanan bu belgeselden beş yıl sonra gerçekleştirilen ikinci belgesel çalışması ise Can Dündar ve Bayram Bilge Tokel’in birlikte hazırladıkları Garip adlı üç bölümlük yapımdır. Daha sonra Bayram Bilge Tokel, Neşet Ertaş Kitabı adlı bir monografi çalışması yayımlanmıştır. Son yıllarda yayımlanmış, hayatını ve sanatını anlatan diğer iki eserden ilki Haşim Akman’ın Gönül Dağında Bir Garip adlı nehir söyleşisi, diğeri ise Erol Parlak’ın Garip Bülbül adlı kitabıdır.

Yaşayan İnsan Hazinesi İlan Edilmesi

Ertaş, Süleyman Demirel’in cumhurbaşkanlığı döneminde kendisine teklif edilen ‘Devlet Sanatçısı’ unvanını, “Hepimiz bu devletin sanatçısıyız. Ayrıca bir devlet sanatçısı sıfatı bana ayrımcılık geliyor.diyerek kabul etmez. Abdallık kültürünün son efsanesi olarak bilinen Ertaş, hayatta olduğu dönemde UNESCO Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi kapsamında Kültür ve Turizm Bakanlığınca Yaşayan İnsan Hazinesi ilan edilir. 25 Nisan 2011 tarihinde İTÜ Devlet Konservatuarı tarafından fahri doktora ödülüne layık görülür. Ayrıca Ertaş’a, İstanbul Teknik Üniversitesi Devlet Konservatuvarı tarafından 2011’de fahri doktora unvanı verilir. Ertaş’ın tavrı ve türküleri bugün itibariyle konservatuarlarda ders olarak okutulmaktadır (biyografi.net.tr).

Onun Anadolu insanı tarafından yeniden keşfedilmesi ise 2005 yılında İstanbul Rumeli Hisarı’nda verdiği konseri sayesinde olur. Tek bir enstrümanla binlerce kişiyi âdeta hipnoz etmiştir. Hâlbuki bunu kimisi dev orkestralarla, kimisi güçlü bir sahne şovuyla yapar. Ama Bozkırın Tezenesi öyle güçlüdür ki bunu tek başına yapar (Alpaslan Türker – Arşivi, 2020). Kimsenin ağzından çıt çıkmaz, pürdikkat belki de son kez bir efsaneyi izliyorlar gibi herkes onu dinler. Nihayet bu efsane, 25 Eylül 2012’de İzmir’de yakalandığı prostat kanserine yenik düşer ve; “Topraktan geldik, toprağa gideceğiz, ayakların turabı olmak insanın aslına dönmesidir; gönül hızmatçılığı ise insan olmanın bir gereğidir, çünkü gönül Allah’ın evidir…” (kalbinizinsesi.net) sözünde dediği gibi aslına dönmek üzere 74 yaşında hayata veda eder.

Kaynaklar

turkudostlari.net (t.y.). Kendim Ettim Kendim Buldum. turkudostlari.net, https://www.turkudostlari.net/hikaye.asp?turku=681

Neşet Ertaş. (2020, Haziran 1). Neşet Ertaş Hayatını Şiiri İle Anlatıyor  [Video]. YouTube. https://www.youtube.com/watch?v=-4TuinGzZ6o&ab_channel=Ne%C5%9FetErta%C5%9F

avrupagazete.co.uk (2021, Eylül 25). Bozkırın Tezenesi, Türk Halk Müziği’nin usta ismi Neşet Ertaş, vefatının 9’uncu yılında anıldı, avrupagazete.co.uk, https://www.avrupagazete.co.uk/bozkirin-tezenesi-turk-halk-muziginin-usta-ismi-neset-ertas-vefatinin-9uncu-yilinda-anildi

Tokel, B. B. (2020). Ertaş Neşet. İçinde Diyanet İslam Ansiklopedisi, (2. basım EK-1, ss. 420-421).

biyografi.net.tr (t.y). Neşet Ertaş kimdir. biyografi.net.tr, https://www.biyografi.net.tr/neset-ertas-kimdir/

fikriyat.com (2018, Eylül 25). Gönül Dağında Bir Garip Bülbül: Neşet Ertaş. fikriyat.com, https://www.fikriyat.com/fikriyat-ozel/2018/09/25/gonul-daginda-bir-garip-bulbul-neset-ertas

anadolugazete.com.tr (2018, Eylül 25). Ölüm Yıldönümünde Neşet Ertaş’ın Bilinmeyenleri. anadolugazete.com.tr, https://www.anadolugazete.com.tr/guncel/olum-yil-donumunde-neset-ertasin-bilinmeyenleri-139g.htm

Alpaslan Türker – Arşivi. (2020, Nisan 1). Neşet Ertaş – Rumeli Hisarı Konseri Full Kayıt – 2005 [Video], YouTube, https://www.youtube.com/watch?v=jQVuLKkU9IQ&ab_channel=AlpaslanT%C3%BCrker-Ar%C5%9Fivi

kalbinizinsesi.net (t.y.). Sazın ve Sözün Büyük Ustası: Neşet Ertaş. kalbinizinsesi.net, https://www.kalbinizinsesi.net/albumdetay-4-neset-ertas-zahidem.html