Kıymetli okuyucularımız,

Helezon dergisi olarak Mart sayısında başladığımız “Beş Kıta Beş Şair” adlı projemiz devam ediyor. Bilindiği üzere projemiz dünyanın beş kıtasından şairlerle yapılan röportajları kapsıyor. Bu proje ile gayemiz, dergimizin misyonu olan edebiyatın evrensel yüzünü yansıtmak, sanatın inceliklerine ayna tutmak zengin birikimleri bir araya getirerek edebiyat ve sanat dünyasına katkı sağlamak. Bunun da sonucu olarak proje çerçevesinde bir yandan yeni bir şairi tanımış olurken, diğer yandan günümüz şiir dünyasını onların duygu ve düşünce perspektifinden okuma fırsatı da bulmuş oluyoruz.  

İlk olarak Romanyalı şair Ilinca Bernea ve Kırgızistanlı şair Dogdurbek Yusupov’un ardından “Beş Kıta, Beş Şair Projesi” kapsamında dergimizin Haziran sayısının konuğu Kenyalı şair Shailja PATEL.

Shailja Patel, Amazon ve Seattle Times‘ın şiir kategorisinde en çok satanlar listesine girmiş olan ve İtalya’nın Camaiore Ödülü için kısa listeye giren Migritude‘un yazarıdır. Dünya çapında 150’den fazla kolej ve üniversitede öğretilmekte olan Migritude, Patel’in dört kıtada ayakta alkışlanan ve çok beğenilen tek kadın tiyatro gösterisine dayanıyor.

Patel’in şiirleri 17 dile çevrildi. Makaleleri ve yorumları, Guardian, Le Monde Diplomatique ve Internazionale‘de ve daha başka yayın organlarında yer almaktadır. Kendisi BBC, Al-Jazeera ve NPR‘de yayınlara çıkmıştır. 

Aldığı ödüller arasında Sundance Tiyatro Bursu, Uluslarımızın Sesleri Şiir Ödülü, Fanny-Ann Eddy Şiir Ödülü, Brittle Paper Yıldönümü Ödülü, İskandinav Afrika Enstitüsü Afrika Yazar Bursu ve Jozi Kitap Fuarı Konuk Yazar Ödülü gibi ödüller bulunmaktadır.

Afrikalı Kadınları Geliştirme Fonu, onu Elli İlham Veren Afrikalı Feministlerden biri olarak seçti. ELLE India Magazine, 25 Yeni Muhafız Etkileyicisinden birisi olarak kabul ederken Poetry Africa ise ünlü apartheid karşıtı aktivist şair Dennis Brütüs’ün mirasını sürdüren “Şair Dennis’e Mektuplar” olarak onurlandırdı. Londra Kültür Olimpiyatları‘nın şiir yazma kategorisinde Kenya’yı temsil etti. Çalışmaları şu anda Smithsonian Müzesi‘nin çığır açan “Beyond Bollywood” sergisinde yer alıyor.

Nobel Kadın Girişimi, Patel’i, 2019’da Küresel Feminist Projektörü ile onurlandırdı. Hâlen Civitella Ranieri 2021-2023 Üyesi olan şair, Massachusetts, ABD’deki Five College Kadın Çalışmaları Araştırma Merkezi‘nde araştırma görevlisi olarak çalışmaktadır.

Değerli Shailja Patel,

Öncelikle Helezon dergisi olarak başlattığımız “Beş Kıta Beş Şair Projesi” kapsamında bizimle röportaj yapmayı kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Şimdi söyleşimize şu soruyla başlamak istiyorum:

Aslan Gümüş: Bir röportajınızda: “Bir sanatçı olarak beni etkileyen formlara doğru ilerliyorum. Çocukluğumdan beri şairim. Amerika’ya göç ettiğimde ve slam’ı keşfettiğimde bu beni benden aldı, bu yüzden kendimi şiirin içine kaptırdım.” diyorsunuz. Sizi gerçekten şiir yolculuğuna çıkaran etkenler nelerdi? Şiir yazmaya ne zaman başladınız?

Shailja Patel: Şiir, gerçeğin bulabildiğimiz en güçlü ve unutulmaz dile damıtılmasıdır. Kalbimiz yoluyla içimize girer. Görmeye, bilmeye, hissetmeye karşı savunmamızı atlar. Bilinçaltımıza derinden dokunur. Bu yüzden şiir beni hep çağırdı.

A.G: Kenya’da doğdunuz; İngiltere ve ABD’de eğitim aldınız. Avrupa, Afrika ve Kuzey Amerika’daki hayatınızın şiirsel becerilerinizi edinmenizde derin etkiler olduğunu düşünüyorum. Farklı kültürlerde olmanın şiirinize nasıl bir katkısı oldu?

S.P: Kültürel melezlik, göç ve enternasyonalizm, bana dünyaya birçok farklı mercek ve yararlanabileceğim birçok farklı edebiyat ve şiirsel gelenek sunuyor. Şiir ve edebiyattan çoğul olarak bahsetmeyi tercih ederim: Şiirler ve edebiyatlar. Şiir bizim için sıradan olanı tuhaflaştırır. Yeniden görmemizi ve yeniden hissetmemizi sağlar. Çalışmalarımın çoğu okuyucunun bakışını değiştirmek, onları merkezden uzaklaşmaya ve görme çerçevelerini genişletmeye davet etmekle ilgili.

A.G: Şiirleriniz 17 dile çevrildi. Migritude (Göç) isimli eseriniz, Amazon’un ve Seattle Times‘ın en çok satanı oldu, ABD Grafik Tasarım Ödülleri‘nde Üstün Kitap Tasarımı kazandı ve İtalya’nın Camaiore Ödülü için kısa listeye alındı. Bu gerçekten büyük bir özverinin sonucu gibi görünüyor. Şiire ilk adımınızı attığınızda bu başarıya ulaşacağınıza inanıyor muydunuz?

S.P: Hayır. Kitapların pahalı bir lüks olduğu bir dünyada büyüdüm. Eserimi okuyan her insan benim için bir hediyedir ve eserim bu kadar çok okunduğu için kendimi çok şanslı hissediyorum. Ben de geleneksel olmayan bir yoldan yayıncılığa başladım. Kitabım bir tiyatro gösterisi olarak başladı. Bu nedenle çalışmalarıma yönelik izleyici kitlesi, bir sanatçı olarak yıllarca süren turnelerle oluştu.

A.G: Şiiriniz genellikle emperyalizm, göç, küreselleşme, sömürgecilik, kadınlar ve Afrika ve Güney Asya diasporaları temalarına odaklanıyor. Şiirlerinizde bu temaları seçmenizin nedeni nedir?

S.P: Bunlar benim için temalar değil. Yüzdüğüm sular, yürüdüğüm toprak, soluduğum hava onlar. Yaşadığım, gördüğüm ve bildiğim hayatları, her gün müzakere ettiğim şiddet olaylarını yazıyorum.

A.G: Bazı şairlerin kendilerine has alışkanlıkları vardır. Örneğin, Balzac çok kahve içerken, Edgar Wallace çoğunlukla geceleri yazardı. Şiirinizi yazarken edindiğiniz alışkanlıklarınız var mı?

S.P: En kötü alışkanlıklarım kahve ve şeker. Yazarken onlara ulaşıyorum hatta yazmaktan uzak dururken daha da fazla. Yazmamı en iyi destekleyen alışkanlıklar; günlük yürüyüşler, gerilme ve sıvı tüketme, sabah internete girmeden veya sosyal medyayı kontrol etmeden önce ilk iş olarak yazmak ve onları tekrar ettiğimde yüksek sesle şiir okumaktır.

A.G: Şiirinizi yazarken size ne ilham verir? Ayrıca şiirinize katkıda bulunan önemli şairler var mı?

S.P: Beni etkileyenler listesi çok büyük. Diğer şair ve yazarların çok ötesine uzanır. Şiirimi yerel işçiler, dansçılar, ekonomistler, sanatçılar, siyaset bilimciler, davulcular, mekanikçiler, fizikçiler, atık toplayıcılar, kodlayıcılar, vücut işçileri şekillendiriyor; öğretmenlerim her yerde.

A.G: Edebi türler arasında şiire daha yakın olduğunuzu söyleyebilir miyiz? Ya da kendinizi edebiyatın hangi alanına daha yakın hissediyorsunuz?

S.P: Çalışmalarım bazen şiir yoluyla anlatılan siyasi tarih olarak tanımlandı. Ve aynı zamanda lirik denemeler olarak. Kendimi belirli bir kategoriye yerleştirmekten çok, türün yapay sınırlarını ortadan kaldırmakla ilgileniyorum.

A.G: Dijital dünyanın şiiri daha geniş kitlelere ulaştırmaya katkıları var mı? Sizce sanal dünya şiirin düşmanı mı yoksa kahramanı mı? Bu konuda neler söylemek istersiniz?

S.P: İnternet şiir için muazzam bir hediye olmuştur. Erişimin önündeki pek çok yapısal engeli ortadan kaldırır. Uluslararası şiir topluluklarını ve sınır ötesi dayanışmaları kolaylaştırır. Şimdi görevimiz, bir kamu malı olarak evrensel dijital erişimi talep etmektir. Herkes, her ülkede, ücretsiz internet erişimine sahip olmalıdır.

A.G: Şiirin geleceğini nasıl görüyorsunuz? Şiirin güçlenip varlığını sürdürebilmesi için genç şairlerin şiire ciddi bir katkı sağlayacağını düşünüyor musunuz? Bu konuda hiç umutsuz hissettiniz mi? Ya da daha umutlu olduğunuzu söyleyebilir miyiz?

S.P: Umut, bu kıyamet zamanında kullandığım bir para birimi değil. Özgürlük, adalet, acıların hafifletilmesi ve kaynakların radikal bir şekilde yeniden dağıtılması için olanaklara yatırım yapıyorum. Ben de bu işi yapan şairlerle cemiyet ve dayanışma kuruyorum.

A.G: Şiirde evrenselliği yakalamaları için genç şairlere neler önerirsiniz?

S.P: Evrenselliği hedeflemeyin. İnsanlığınız üzerinde çalışın. Olabileceğiniz en büyük, en cesur, en dürüst ve şefkatli kişi olun. Elinizden gelenin en iyisini yapın, dünyaya yayın ve ihtiyacı olanlara ulaşacağına güvenin.

Sevgili Shailja Patel, Helezon dergisi olarak değerli zamanınızı bize ayırdığınız için çok teşekkür ederiz.