Çeviri: İbrahim TÜRKHAN
Hafif rüzgârda hışırtı çıkarır bir yaprak,
Göğe kanat açan kavağın en ucunda.
Yüksekteyim derken nefesi geç güzde kesilir;
Düşünce yere, kalır toprağın avucunda.
Zirveler sonsuz maviliğe ulaşır direkt,
Bulutu gömlek eder, dumandan eşarp örter.
Dalı destek vermekten vazgeçerse
Çok sürmez, boynu bükük sessizce düşer.
Her seher yeniden yükselirken güneş,
Hayatın türlü derdi başlar en başından.
Geçtiğim yollardan o da geçerken,
Ona bakıp yatarım tepedeki mezarımdan.
Ardından iz bırakarak gökte yol alan uçak,
Konar kalktığı yere, döner dolaşır.
Hayatın dağına, ovasına; havasına, suyuna,
Bu şiirim gönülden memnuniyetimi taşır.
Ömürbek TİLLEBAYEV- Kırgızistan*
*Kırgızistanlı şair Ömürbek Tillebayev, 1961 yılında Oş eyaletinin Kara-Suu ilçesine bağlı Miyalı köyünde doğdu. 1979 yılında Kara-Suu Lisesi’nden mezun olduktan sonra, 1984 yılında Kırgız Milli Üniversitesi’nin İletişim Fakültesi’ni bitirdi. Tacikistan Özerk Pamir Bölgesi’ndeki Murgab ilçesinde öğretmenlik yaptı. Mugalimder Gazetası (Öğretmenler Gazetesi), Erkin Too gibi gazete ve dergilerde edebiyat sayfası editörü olarak çalıştı. İlk kitabı 1987 yılında Kün Cıtı (Güneş’in Kokusu) adıyla, son kitabı 2004 yılında Kut Cıldız (Kutlu Yıldız) adıyla yayımlandı.
Çeviri şiirleri oldum olası sevmem zaten. Bu çeviride şiir kumaşı yok. Keşke daha kaliteli bir çeviri yapılmış olsaydı. Derseniz ki şiirin orijinaline yakın bir çeviri yaptık, o zaman da şiir çok kaliteli değilmiş demek zorunda kalacağım.
Şiirin kırgızcasını da koysanız güzel olurdu bence.
Her şeye rağmen insanın faniliğini hatirlatiyor. Şiiri her zaman sanat olarak bakmak gerekmez sanirim.