Bakma sen, bir bilsen

Kalkmışlığım çok

Boyumdan büyük işlere

Kaç kez, yürekli canı tez,

Dışım çelik çavak,

İç yüzüm ağır yaralı.

Kanat çırpmış kahramanlığıma,

Ücraları pençelemiş yüreğim.

Yüz çevirdim bu yüzden,

Sırt çevirdim bütün alkışlara,

Sığlık kölesi devamsız bakışlara.

Ne kadar granit ve mat,

Kalitesiz ve kalibresiz

Entrika mafsallı mekanik gülüşler.

Kirli pasaklı bir dünyada,

Örselenmemiş,

Zor yüzü görmemiş yüzler

Dalgıçlar arıyor

Asit kuyusu coşkularına.

Çelikledim hayallerimi,

Bir damlasında sicimler,

Kucağında kıvılcımlar taşıyan

Temkinsiz göz damlalarımda.

Son travmayı da gömdüm

Sıradaki volkanımın eteklerine.

Kartal naralarını bastıran

Amansız haykırışlardan

Krater gölü sükûnetine geçtim

Bir çise konması inceliğinde.

Hecelerim var kadife elli

Nalınları keçeli,

Şiirin ötesine geçmeye azmetmiş

İşte o sessizliğe yapı taşı.

Güneşin üzerine terlediği,

Gün biterken vakur ürkeklikle,

Sudan ateşin sırladığı gözlerimin

Mor halkalarından bakıyorum

Klişe kişilik kalpazanlarına,

Ticari sırlarını açığa vururcasına.

Bastırılmış bir korkaklıkla,

Kurumdan taşlar gibi dizilmiş,

Modası geçmiş giz klanlarının

Göz boyama ritüellerine

Ölümcül çığlıklar salıyorum.

Kireç taşından mamul

Gırla giden inci(!)leri

Gerçekçi sancıların

Avucunda ufalıyorum.

Kokuşmuş kuru gürültüleri,

Uç bağları ufuklarda

Gün ışığı bakışların

İplerinde kurutuyorum.

Bir unutulma hevesi var,

Yıldızların belleğine

Uçmak istercesine

Âlemci artığı gecelerden.

Son dönemeç zorba kibirde,

Sızlanmayan kelimeler

Yalınlığın zafer takları,

Sıra artık dobra şiirde.

Aslında hep var olan

Ama şimdi

Görünmezlik şiltesni atmış baharla

Ütülmüş mutluluklar ülkesinde

Gün dönümünü kutluyorum.