Sözlükler canlı bir organizmaya benzer. Sözcükler de canlılar gibi dünyaya gelir, olgunlaşır ve vakti geldiğinde ruhunu teslim eder. Dil, her an kendini yenileyip taze kalmanın yolunu ihtiyaç hâlinde yeni sözcükler türetmekte bulmuştur. Hâliyle her doğan yeni gün yeni sözcüklere de gebedir. 

Özellikle 21. yy’ın ilk çeyreğinde, dünyanın karşılaştığı nice sosyal problem, aynı zamanda onları tanımlayan yeni sözcükleri de beraberinde getirmiştir. Covid-19 salgınından sonra tüm dünya dillerine aynı anda giren “pandemic (salgın), corona virus, lockdown (tecrit), keyworker (sağlık çalışanı), furlough (ücretsiz izin), social distancing (sosyal mesafe) ve self-isolate (kendini tecrit etme) gibi sözcükler, ışık hızıyla kıtalar dolaşarak sözlüklerde hemen kendilerine yer edinmiş ve insanların en fazla kullandığı sözcükler arasına girmiştir.

Yaşanan birkaç yılı özetleyen bu sözcüklere elbette dünyaca ünlü Oxford, Webster ve Collins gibi sözlükler de kayıtsız kalmamış, online yaptıkları anket ve çalışmalarla “yılın sözcüğü”nü seçmeye başlamışlardır.

2003’ten beri bu çalışmayı yapan Merriam-Webster Sözlüğü, bu yılın sözcüğü olarak “Gaslihting”i belirlemiş. Kelime; “Belirli bir süreye yayılan ve sonunda kurbanın düşüncelerinin, gerçeklik algısının ve anılarının geçerliğini sorgulamasına neden olan psikolojik manipülasyon” anlamına geliyor. Aynı zamanda “İkili ilişkilerde taraflardan birinin kendi çıkarı için karşı tarafı söz ve davranışlarıyla yanıltarak şüpheye düşürmesi” gibi bir tanımı da var. 

Bu sözcüğün seçilmesinin nedeni ise yapılan anketlerde en çok oyu alması ve 2022’de %1740 kat daha fazla aranması olmuş. Ayrıca Tiktok’ta bu başlık altında toplanan videolar 1.9 milyar kez seyredilmiş.

Aynı sözlük yılın sözcüğü olarak 2021’de vaccine (aşı), 2020’de pandemic (salgın) ve 2019’da da “they”i seçmişti. Özellikle “they (onlar)” sözcüğü cinsiyet ayrımcılığı gözettiğine inanılan “he” ve “she” sözcüklerine karşı bir hassasiyet içerdiği için oylamalarda birinci olmuştu. Aynı sözlüğün daha önceki listelerinde “justice (adalet)” ve “feminizm” kelimeleri de yer almıştı.

Dünyanın en büyük içeriğe sahip ve seçkin sözlüklerinden biri olan Oxford ise bu yılın sözcüğünü internet üzerinden bir oylamayla belirledi. Anketlerle belirlenen “metaverse (sanal evren), standwith (yanındayım) ve goblin mode” sözcükleri oylamaya sunuldu ve “goblin mode” oylamaya katılan 340 bin kişinin %93’ünün oyunu alarak yılın sözcüğü seçildi.

Batı mitolojisinde huysuz cüce cinleri karşılayan “goblin” sözcüğü, ilk defa 2009 yılında internet ortamında “goblin mode” olarak kullanılmaya başlandı. Kavram, “Tipik olarak sosyal normları reddedecek şekilde, özür dilemeden, kendini beğenmiş, tembel veya açgözlü bir davranış tutumu, toplumsal beklentileri reddeden yaşam biçimi” olarak tanımlanıyor.

Özellikle pandemi döneminde sokağa çıkma yasağı ve aşı dayatmalarına karşı çıkanlar tarafından sıklıkla kullanılan sözcük, pandemi sonrası normalleşme döneminde “normal yaşam”a dönme fikrine karşı çıkan ve sürdürülemez yaşam tarzlarına isyan eden bireyin ruh hâlini anlatmak için kullanılıyor.

Aktör Dave McNamee, sözcüğü şöyle tanımlar: “Goblin modu, sabah 2’de uyanıp üzerinde uzun bir tişörtle mutfağa sürünerek gidip tuzlu kraker üzerinde eritilmiş peynir gibi garip bir atıştırmalık yapmak gibi bir şey. Tam bir estetik eksikliğiyle ilgili. Çünkü bir goblin neye benzediğini niye umursasın ki? Bir goblin, sunumu neden önemsesin ki?”

Oxford Sözlüğü’nün önceki yıllarda seçtiği sözcükler arasında “selfie” ve “post truth” sözcükleri de bulunuyor. Bunlardan “post truth (gerçeklik sonrası, hakikat ötesi)”, “Halkın önüne gelen bilgiyi sorgulamadan kabul edip inanması ve yalanların gerçek gibi sunulması” anlamlarına geliyor. Özellikle 2016’daki ABD başkanlık seçimlerinde ve Brexit oylamaları sırasında popüler olan sözcük, sonuca ulaşmak adına yalan haberlerle gerçek dışı bir algı dünyası oluşturup halkı bu algı doğrultusunda dizayn etme çabasının bir ürünü.

Son yılların popüler kelimelerinden biri de 2020’de polisin acımasız ırkçı yaklaşımı sonucu hayatını kaybeden “George Floyd”un ardından yaygınlaşan “BLM (Black Lives Matter)” kısaltması. Sözcük, aynı yıl internette %581 aranma artışıyla hâlâ en popüler sözcüklerden biri olmaya devam ediyor.

Tüm bu “şampiyon” sözcüklere bakarak diyebiliriz ki her biri aslında içinde yaşadığımız bu tuhaf zamanların, eskilerin deyimiyle “ahir zaman”ın da bir özeti. Her biri aslında eksik kaldığımız, çözemediğimiz dertlerimizin bir yansıması… Çağımızın en büyük sorunlarından olan adaletsizliğin, kadın olmanın, farklı olmanın yani insan olmanın onurunu koruma arayışının yanında bencilliğin, aldatmanın, yozlaşmanın cisim bulmuş hâlleri bu sözcükler.

Türkçede henüz “yılın sözcüğü”nü seçme gibi çalışma yapan bir sözlük yok ama son üç yıldır Deutsche Welle Türkçe Servisi takipçilerinin oylarıyla “yılın Türkçe sözcüğü”nü seçmeye çalışıyor. Servis 2019’da “mazbata”, 2020’de “korona” ve 2021’de “dolar” sözcüklerini yılın Türkçe sözcüğü olarak seçti. Bu yıl ise aday dört sözcük arasındaki oylama devam ediyor. “Enflasyon, zam, savaş ve normalleşme” sözcükleri arasındaki yarışta “enflasyon” açık ara önde ve oylamayı kazanacak gibi görünüyor. 

Daha önce seçilen ve bu yıl için aday sözcüklere baktığımızda Türkiye’nin nasıl yıllar geçirdiğini de bir nebze görmüş oluyoruz. Umarız 2023, hem dünyaya hem de Türkiye’ye daha anlamlı ve güzel sözcüklerin kullanıldığı mutlu, sağlıklı ve huzurlu bir hayat getirir.