Her insanın kalbinde derin bir sükût vardır; öyle bir sükût ki yankısını yalnız bir dostun sesi bulur. O sükût, bazen yılların tozunu silkeleyip beklenmedik bir anda çalar kapınızı bazen de en çaresiz anınızda bir “Buradayım!” sesiyle, ömrünüzün en değerli yankısına dönüşür. Dostluk işte böyledir; insanın en karanlık gecesine doğan bir yıldız, en ağır yükünü hafifleten görünmez bir eldir.
Gözlerinizi kapatın… Bir zamanlar birlikte tırmandığınız bir yokuşu, aynı yağmur altında sırılsıklam olup çocuklar gibi güldüğünüz o anı hatırlayın. Kalbinizin bir köşesine kazınan o isim, belki tek kelime etmeden gözlerinize baktı ve sanki ne demek istediğinizi gözlerinize düşen sessiz bir cümlede anladı. Dostluk, bazen bir bakışta kelimelerin yerini bulduğu, suskunlukta bile bir hikâyenin yaşandığı derin bir bağdır.
“Dostlar yaralı bir kalbe ilaç, umutlu bir ruha vitamindir.” derken, sözün derinliği herkesin içinde bir ismi yankılatır. Hani o en zor anınızda, hayatın üzerinize yüklediği ağırlığı omuzlarınızdan bir cümleyle kaldıran dostunuz… Belki “Sabret, birlikte başaracağız!” der. O an, kelamın tesiri bir bahar yağmuru gibi düşer kalbinize; kuruyan ümitlerinizi yeniden yeşertir. Çünkü dostluk, paylaşmak değil taşınamayacak gibi görünen yükü birlikte taşımaktır.
Bir dost, yalnızca mutluluğunuzda değil en dibe vurduğunuzda da yanı başınızdadır. Çaresizlik kuyusunda size uzanan o el, bir kelime etmeden yükünüzü yarıya bölen bir rahmettir. “Yanındayım!” dercesine omzunuza düşen o el, suskunluğunuzu dinler, gözyaşınızı paylaşır. O an anlarsınız; dünyanın bir yüzü soğuk, sessiz ve çaresizken, dostun varlığı güneş gibi ruhunuza vurmuştur. Ve bazen hayatın hiçbir yerinde bulamadığınız o güveni, sadece bir dostun bakışlarında bulursunuz.
Hani bazı anlar vardır; kelimeler kifayetsiz kalır. Bir hastane koridorunda çaresizlikle dua ederken sessizce yanınızda duran dost… O, zamanın geçmesini değil kalbinizdeki yükün hafiflemesini dileyendir. Ya da bir mezar taşı önünde, suskunluğunuzun en kalabalık yerinde omzunuza yaslanan dost. O dost, sadece bu dünyanın yolcusu değil, kalbinizi ebediyete taşıyan bir yoldaştır.
Şimdi eski bir fotoğraf albümünü açtığınızı düşünün. Belki yıllar önce çekilmiş bir karede, yüzü silikleşmiş bir dostu görüyorsunuz. Elinizde bir kahve fincanı, hatıralar ise kalbinizin derinliklerine usulca oturuyor. Yüzünüzde buruk bir tebessümle mırıldanıyorsunuz: “İyi ki…” İşte o söz, dostluğun kalplerde bıraktığı en derin nişandır. Zaman yıpratır, yollar ayırır, hayat değişir ama o dostluk, insanın kalbinde bir vakit namazı gibi hep taze kalır.
Öyle dostlar vardır ki dua niyetine yerleşir kalbinize. Diliniz susar ama gözlerinizden yükselen sessiz dualar, göklerin kapısını çalar. Bazen bir gece yarısı, isimlerini bilmeden hayırla anarsınız. Çünkü dostluk, kelimelerin çok ötesinde ve kalbin en derin köşesinde yaşanır. Bir dostun duası, dünyanın en kasvetli anında bile insanı yeniden kaldıran, arşa dokunan bir rahmettir.
Bir dostla yürünen yollar, mesafeleri unutturur. O yollar, insanı fanilikten alıp ebediyete taşır. İki kutlu mağara arkadaşının birbirlerine olan dostluğu, insanlığa ne büyük bir mirastır… Hele dostunu kaybetmekten korkan dosta diğeri, “Korkma, Allah bizimle beraberdir.” diyerek mağaradaki o eşsiz anı bizlere hatıra bırakmıştır. İşte dostluk budur; korkuyu sükûna, yalnızlığı güvene dönüştüren o ilahi an. Dost, insanı karanlık mağaralardan aydınlığa çıkaran, hakikate götüren yoldaşın adıdır.
Şu an bu satırları okurken zihninizde bir dost canlandı mı? Belki uzaklara savrulmuş bir hatıra, belki eski bir telefon mesajı ya da kapatılmamış bir defter… Dostluk, hatırladıkça kalbinizi yeniden yeşerten bir bahar ve ruhunuza sükûnet taşıyan bir esinti gibidir.
Unutmayalım ki dostluk, Rabbimiz’in bir emanetidir. Zaman bu emaneti sınar, hayat ona türlü şekiller verir. Ama vefa, o emaneti koruyan en sağlam zırhtır. O yüzden kalbimize bırakılan dostlukları vefa ile yeşertelim. Bir selamla, bir duayla, belki de sadece içten bir suskunlukla… Çünkü dostluk, ne anlatılabilir ne de tüketilebilir; o, ancak kalpten kalbe hissedilir.
Ve insan, dostlarıyla güzeldir. İşte bu yüzden o kıymetli isimleri kalbimizin en derin yerine nakşedelim. Bazen bir dua, bazen bir hatırlayış yeter. Özellikle bilinsin ki her dostluk, kalplerin ebediyet bahçelerinde açmaya namzet bir çiçektir.
Bazı şeyler anlatılmaz, yalnızca hissedilir. Tıpkı dostluğun sessiz, derin ve kalpten kalbe yankılanan nefesi gibi…
Guzel olmus masallah
Guzel olmus masallah devamini bekleriz
Dost’a doğru gidiyoruz.
Teşekkürler