Koştum ardımda ölüm, ayaksız bir ceninken
Ana rahminde henüz, gözlerim geceninken.
Sırra dikili bakış, ışığı nakış nakış,
Bir çiğnem etle kandan, kızıl bir peçeninken.
Kimince kadim günah, bence kutsal cereme,
Âdem’de makbul tövbe, şeytanda içerleme.
Sükûtla sırlı meram oturmuş hançereme,
Aşk adlı koca kitap, “Hû!” namlı heceninken.
Zaman tırnak arası, ebedin kılcal kiri,
Benlik ağında insan, ham hayatın hakiri…
Son an ömürden düşen anların serzakiri,
Ey ruhum, şu akreple yelkovan perçeminken!
Kayda geçmiş ibretler, zamanın alın teri,
Çığ düşürdün arzuya, olmaz kıl payı yeri.
Seni tutacak güç mü? Ey ölüm, gelsin beri!
Kanadında son nefes, can bîcan serçeninken.
Pervasız bir sadelik, tüm gizemleri yırttı,
İpsiz ilimden yorgun, zihnin nasırlı sırtı!
Çatlar doru at gibi o heveskâr tıkırtı,
Bütün ayak sesleri, topraktan keçeninken.
Nisyan esaretinde bir kara bir akmışım,
Emel ebet zannında, başıbozuk akmışım.
Kör topal telaşlarla, bir de dönüp bakmışım,
Ansızın bittin hayat, daha çok aceminken.