Bir hâl kulu tertemiz, kalbi de saf, dupduru
Öyle kul et ki ya Rab; beklentisiz, lekesiz!
Dil döksün vuslat için, gül gibi gam buhuru
Kapında boynu bükük, kimsesiz, halakasız.
Bilsin ki dünya yurdu, dik yokuşta tırmanış
Gam hâlinde, neşede, hep seni hatırlamış.
Şu hayal ve fenayla, gönül bağı kurmamış
Gözleri gayp ufkunda, dünyayla alakasız.
Yolun kalp yolu Sen’in, yolların en makulu
Göz, gönül ve menzilin şirazesi, şakulü…
Benlik bağından azat, divanın kapı kulu
Başı önünde mahcup, gösterişsiz, cakasız.
Niyazı gönle azık, emrine amade kıl!
Her dileği katında, makbul bir ifade kıl!
Giydir züht gömleğini; güzelleştir, sade kıl!
O gömlek ki pahasız, sırmasız ve markasız.
Kırılmıştır cümlesi, dünya dolu hayalin
Örter tek renk endamı, ayakta olmaz nalın.
Medet kıl dönüş günü; giyeriz namsız, yalın!
Herkese bir kumaştan, dikişsiz ve yakasız.
O gün dert baştan aşkın; harem, selam yok, karma
Bakışlar donuk, şaşkın, faydasız her yakarma.
Ört ve affet, varayım huzuruna vakarla!
İşte o mutlak varış; tartışmasız, şakasız.
Şu dileğe icabet, Sen’den ola inayet!
Bir selam, bir tebessüm, bir veda, ince gayet.
Bayram tadında bakış, son deminde nihayet
Razıyım de geleyim, usulca tarrâkasız.
İlhamınıza bereket.