Güven,
kendi evinde vurulmuş—
Setbaşı’nda sabah,
duvarda sessiz hilal,
camda devrilmiş yıldız…
Sokaklara çökmüş,
adımı bilmeyen gölgeler arasında,
kalbimin sakladığı kırık sır,
herkesin gözünde
ucuz vitrin süsü.
Yalnızım.
Kalbim — kuyunun sessizliği;
yüreğim — sığınaksız, sokakta unutulmuş çocuk.
Kimliğim —
annemin sesinde kaybolan ismim
avuçlarımdan kayıp gidiyor.
Adım —
mevlit duasında silinen…
Dilsiz simsarlar
göğe kurşun atıyor —
sessizlikte yankılanan çığlıklar.
Kırık kalpleri tartıyor,
terazisiz;
satıyor —
paslı ve vicdansız…
Umudum,
Bursa sabahının pazar yerine asılı eski ağıt.
İçime sızan ışık —
kendiliğinden sönmekte
ve titrek kandiller…
Ey dost!
Güneşim doğum çığlığıydı
ve alacakaranlığın boğazında nefessiz kalmakta…
Ama bekle —
içimde hâlâ
kıvılcım var
ve üflemeye değer.
Ses
gecenin derinliğinden sızıyor:
“Külden doğar kor ve uykuya yatmış alev.”