Bazen inanılmaz isteklerde, gerçekleşmeyeceğini bildiğimiz dileklerde bulunuruz. Hayaller kurar, olmadık heveslere kapılırız. Hatırlıyorum da çocukken kuş olmak isterdim. İstediğim yere hızlıca gidebilmek, her şeyi yukarıdan görebilmek ve havada kolaylıkla süzülebilmek; sanırım bu isteğin başlıca nedenlerindendi. Kuş olamadım. Ama dağları, tepeleri, ormanları, gölleri ve dahi çölleri havadan gördüm yıllar sonra.
Küçükken gökyüzünde beyaz bir yol bırakarak uzaklaşan, uzaklaştıkça küçülen ve nihayetinde kaybolan uçaklara avazımızın çıktığı kadar bağırırdık: “Uçaaak, falana selam söyleee!” Falan, hep değişirdi. Yıllar sonra o uçaklara binip de küçük köyler üzerinden her geçişimde hep bir çocuğun selamını duyar gibi olurum. Uçaktaki ben, aşağıdan seslenen ben…
Kuşları da uçakları sevdiğim kadar sevdim. Ayrılıktan ve kavuşmaktan bahsedilecekse kuşlar ve o havada süzülen teneke kutu, meselenin öznesi olur muhakkak. Kuş fotoğrafı çekmeyi sevmem, uçabilene imrenmemden kaynaklanıyor sanırım. “Kuşlaaaaar, falana selam söyleyin!”
Ah, keşke bir kuş olsaydım!
Çekim Bilgileri
Camera: Nikon D90
Lens: 70-300mm
Diyafram: f/4
Perde Hızı: 1/160 sec.
ISO: 200
Odak Uzaklığı: 300mm
Güzel bir sığırcık fotoğrafı. Kuşun ışığı biraz daha fazla olsaymış tadından yenmezmiş 🙂
Durdu Hanım tebrikler. Fotoğraf da hikayesi de çok güzel.