Kalmadı sohbetkâr kimse civarda
Sen de tiryakinden usanma çayım
Şu gurbet faslında, yaban diyarda
Vefa kıl, derdimi kime açayım?
Bak, artık denk olmuş huyun huyuma
Salarım birikmiş derdim suyuna
Ben leylin agâhı sen de uyuma
Sende dem, bende gam kime kaçayım?
Buhurdan şu yürek, ateş ninniler
Söz binmiş tütsüye, yetersiz diller
Benzemez ne ocak ne de kandiller
Her akşam sen gibi tüten bacayım.
Sende kıvrak duman, ben kayan adım
Zaman atlasında yırtık yamadım
Üst üste eklendi, hiç sayamadım
Yılda on ikiden fazla kaç ayım?
Taş çekti nadanlar gönül binamdan
Kırığı pek öte sendeki camdan
Buz tuttu ateşi, usandım candan
Lal rengi sımsıcak suyuna benden
Başıma üşüşmüş karlar saçayım…
evet keçeliden bu yana çok zaman geçti ama çayın buğusu hala taze…