Kalbim yırtılacak gibi. Ne yere sığabiliyorum ne de göğe. Kalmak da istemiyorum gitmek de. Sadece kendi hâlime bırakılayım, kaldığım köşede unutulayım istiyorum. Unutsunlar beni boş bir çuval gibi. Unutsunlar sandıkta eski sararmış bir çeyiz, çocukluktan kalma bir oyuncak, kulpu kırılmış bir fincan, zamanı geçmiş bir elbise gibi. Unutsunlar siyah beyaz fotoğraflar gibi. Öyle unutsunlar ki kaybolayım zaman içinde. Yoruldum.
Sana yazıyorum çünkü acın acıma karışsın istiyorum. Tüm acıma rağmen seninkini de almak istiyorum. Birazını almaya gücüm yetse. Benim bunca yüküme rağmen seninkinin büyüklüğünü hayal edemememi normal gör ve affet. Yaşadığını tam olarak anlayabilmem sadece aynısını yaşamamla mümkün. Ama yüklenebilseydim keşke, bölebilseydim acının birazını. Çaresizliğini, gördüğün vefasızlığı, hayal kırıklığını, yalnızlığını. Hele insanların lakaytlığı… Normal hayatlarına devam edişleri… Ölsek umurlarında olmayacak, ölmeden gösterdi Yaradan.
Hayatı sorguladım yeniden. Ne var ki beynim uyuşuk. Mantıklı düşünemiyorum. Ne söylesem, ne desem mantıklı değil. Aldığım kararlar sağlıklı olmayacak. Öyle bir hâldeyim ki söylesem kalp kıracak, konuşsam ağlayacağım. Kırgınım. Hayatta kaç kere kırılır insan? Önceki kırıldıklarıma gülüyorum.
Nasıl toparlanacağımı bilmiyorum, seni ne toparlar bilmediğim gibi. Bu kadar dağınık bir kalp, bu kadar meşgul bir zihinle çevreme nasıl bir enerji veririm onu da bilmiyorum. Uyuşmuş hâldeyim. Kış uykusunda bir canlı… Bilmiyorum kış uykusunda bir hayvan kendisine gelecek bir zararı savabilir, başkasına fayda verebilir mi? Enerjim, isteğim, arzum yok. “Yedi Uyurlar” gibi yatıp kalsam. Uyandığımda gitseler istemediklerim. Silinseler yeryüzünden. Senin için de bunu dileyebilirim.
Çekim Bilgileri
Kamera: Nikon D 90
Lens: Nikon 70-3000mm
Diyafram: f 4
Perde Hızı: 1/320
ISO: 200
Odak Uzaklığı: 300 mm
Cok guzel, sanki bir yerlerde kendimi gordum. Gozume yaslar geldi.