Dil savurganları çok bu memleketin sevdiğim
Ne duruyoruz hadi
Yüreğimiz tutuşmuşken ellere ne düşer
Tut hadi göçelim
Geçelim bu faslı
Kırdılar bak gönül kaburgalarımı
İçimin rengîn arguvanlarını
Ben hep aldırdım sevdiğim
Yine de umursuzlar kazandı
Ne emekler vermişim
Tiz seslerin cellatlarına
Çıkar mı bahtımıza bir saadet derken
Meğerse bütün nobranlıklar
Maskelerin döl yatağında çoğalmış
Ne yetinmesiz toklar varmış
Kanaatkârın azık bohçasını boğan
Her yeri gurbet bu yerde sevdiğim
Bıraktım artık sıla prangalarını
Bir ülke bir sıla buldum yüreğimde
Çiçekler kusursuz büyüyor
Yere düşmeler yok orada
Yersiz düşünmeler
Ve gurbete has üşümeler de
Hiç dirlik vermemiş zaman
Ne kirli bir elbiseymiş mekân
Yükselmek varken azat burcuna
Ne çetrefilli ağmış kelimeler gördün mü
Canımın özünü sağmış
Amansız ve acımasızca
Yeter artık akissiz yüreklere dokunduğumuz
Yıkayalım ellerimizi
Pınarları kurumadan
Gözlerimizdeki kıvılcımlarla
Ve vurulmadan mecali sevdamızın
Tut gidelim buralardan hadi…