tat tomurcuklarını ehlileştiriyorum
sensörsüz yol bulması için
belki de bazen kaybolmalı
adını unutup papilla vadisine varmalı
divanelikle cihanın ahını bilmeli
yarım kalmalı yani
yarım yanmalı değil
yarıldıkça yarlanmalı
fizibilitesiz dalmalı Fırat’a
altınına değil
efsaneyi unutma sakın
bir efsaneydi hakkı gerçek aşkın
neyi fesat bu hâllerin
kimden kalmış pelesenk öksüz özler
kime yanmış vadesi dolmuş sözler
kumkumasız
özerkmiş lacivert düşler
ve bağ bozumu kıvamında
seyreyle âlemi
tuttukça zincirle
patozlama hisleri
öğüt öğüteceksen ezberli sevişleri
döndükçe dönüyor maveraya
altı üstü bilinmez inzivaya
korku değil miydi
celladını pelesenkleyen
tanınma tutkusu
ateşleyen
hür sandık tat tomurcuğum
lezzetlerini
kıvamındaki hasletlerini
bir uyuşmaydı sadece anlık bir mayhoşluk
büzgüsü büzüşmüş sefil sarhoşluk
şiirde anlaşılmak bazen asırlıkmış
yazdığın her harf ömürde esirlikmiş
derdin ahın sadece satır satır
ferdin ettiği de hep hatır hutur
gönül bir hu deyip uslansın
bu kötekler cana yaslansın
yükler ağır, vakit dar
bir muştuyla
çağlayanlarda ıslansın
yıkansın, arınsın, durulansın
heybet haşyet Malikahirindir
evvel ahir sahibindir