Kâkülüm okşanır kâh, bulutlar ayağında,
Kâh zeytin ağacının, ayaklarım yağında.
Bazen der sanki yol aç, bazen de sarmaş dolaş,
Kâh ıslak kirpiklerim, güneşin saçağında.
Soluk benizli ömür, dehrin el ayasında,
Zamandan ayağına, yer etme çabasında,
Bir firak terbiyesi, yolun is ve pasında,
Her “tık” sesi bir yâren, ıssızlık sokağında.
Gün yüzü yol üstünde, ötesiz bir ihtimal,
Hesap çift yanlı bıçak, bir yemin bir yan şimal,
Dolanmış ayağına, binbir emelden imal,
Firar mı arıyorsun, kördüğüm bukağında?
Emekler söksem diye, zift geceye şafak ram,
Mekân tuz buz oldu bak, göçün ardına saklan!
Şu açıp kapadığın, sadef gözlerle akran,
Kaç atımlık ok kaldı, yağmalı sadağında?
Aş, ekmek bir çileyi, azımsa hep azımsa,
Yorgun bir göz ucu hep, en etkili nazınsa,
Taştan sabra o uçla, renk renk sitem kazınsa,
Diyelim dolu devran, verseler ne lazımsa,
Yine o dert atacak, atacak şakağında…
Kaleminize bereket.