Kırlangıçlarla yarışır trenler,

Üç nefeste kalsa bile sonda.

Ruhundaki boz duman boşluğa savrulurken,

Kim bilir nice ayrılık ya da kavuşmanın

Biri daha yaşanır bu ıssız istasyonda…

Mekânın sağrısına ok gibi saplanır, 

Kondüktörün işareti birazdan.

Şu demirden yapılma bezgin yol,

Zamanla derdi olmayanlar için 

Âdeta biçilmiş kaftan. 

Gelip giden katarlar lokomotiflere,

Onlarsa bir çift paslı raya boyun eğmekte.

Kaybolmamak için direnen selamlar,

Yorgun sirenin sesine karışırken,

Bir tren diğerinin geçmesini beklemekte.

Çıkışta birleşen hatlar, olanca gizemiyle

Bozkıra dalacaklara masal hazırlar.

Bir ara çöl sıcaklığı okşar hayallerinizi; 

Bir de bakarsınız teselli edercesine,

Kırkikindinin serinliği karşılar…

Geçmişin suskun hülyaları her şeye rağmen, 

Anın umarsızlığından kurtulabilirmiş meğer. 

Belki de hurdacıyı bekleşen vagonları,

Son bir kere görüp sevindirmek için 

Bu istasyona dönüşte de gelinse, değer.