Bulutlar deniz uykusunda,
Zaten hiç olmamış dağ suru,
Dalgalar gidişin yan unsuru
Yağmurlar ülkesinde bugün
Hava alabildiğine kupkuru.
Gök deniz yıldızlar kucağı,
El değmemiş koylar kadar duru.
Yollar kanlı bıçaklı dönüşle
Ardıma bakma korkusu…
Gri bulutlar gibi üzerimde
Sırtıma geçirdiğim umut,
Bir yelek deniz kumundan.
Kaygan taşlara basıyorum,
Yosun kundaklara sarılı.
Ellerimle yoluyorum,
Kasırgaların saçlarını bazen
Bazen de çölleri suluyorum.
Hiçbiri alışkın değil,
Birinin boynu kırılıyor
Biri yutamadan boğuluyor.
Yorgunluğum zaman denizinde kulaç;
Çılgınlığım ekmeğe, suya muhtaç.
Yol çiziyorum her gece çıkışı
Güneşin taze kâküllerine,
Yan çiziyorum
Her seferinde kendime.
Çok irdelemiyorum artık azıksızlığımı
İçimin yamaçlarında,
Gözlerimin çiselediği
Rengârenk özür çiçekleri,
Kaçtığım kendime armağan.
Bütün kulplar ellerimden uzak,
Gözlerimden sicim salayım,
Şu sabah parlayan
Akşam kızıl aynaya!
Hadi bakalım desem
İkimiz aynı aya,
Kavuşur mu gözlerimiz?
Teşekkürler Tahsin-i KELÂM üstad.
Şiir hem teknik olarak hem ses olarak çok kusurlu. Severek okuduğum helezonda üzerinde titizlikle çalışılmış eserlere yer verilmeli. Şairin yaşını bilmiyorum. Eğer yirmili yaşlarında ve henüz yolun başındaysa şevki kırılmasın. En usta şairler bile bu şekilde kusurlu şiirler yazmıştır. Önemli olan kendini geliştirme cesareti ve azmidir. Sevgiyle