Aynı hasatta kaldırdılar bizi
Başka başka diyarlarda piştik
Buğdayın kaç ton rengini
Benizlerimizde keşfettik
Bakarken birbirimize.
Ne kadar da aynı kokuyor
Yolların üstümüze sinmiş tozuyla,
Nefes nefese koşan zamanın
İçimizin yarıklarını ıslatan
Buram buram tuzlu teri…
Sen çekilme yolumdan sakın
Belki ben koşmak isterken
Belki çekmek isterken beni d/argınlığım.
Karşı koyması ne zor bir istila
Sinsi bir yozlaşmanın
Kadife ‘mırmır’larla
Gözü pek isyanlara sokulması…
O(la)nlara kulak asmadan ben,
Bir deste şevkle sırtımda
Sadağı iki kan çanağı
Ve altımda
Savaşkan bir çift çarık!
Bembeyaz saten bir harpteyim,
Erdem köpüklü haylazlar
Ve edip kılıklı madrabazlarla!
Her neyse, her neyse,
Boşver, geldim nihayet
Başkaldırıdan bir avuç içememiş
Ürk/ütülmüş yığın yığın kurakları geçip
Kukla badirelerin ayaklarını kıra kıra,
Yüz hatlarıma perçinli
Satır satır gerekçemle…
Usangaçlığa enselenmiş başımda
Kış u/yutmuş perçemle!
Düğümledim rıhtıma denizi,
İpeksi yürüsün diye salın.
Bekliyorum,
Yalın bakışlarımda
Dört başı sıradan bir dünya,
Dilimde bir sürü utangaç kelime,
Hepsi de renk renk yüzüme demirlemiş.
Elimdeyse
Cıvıl cıvıl konuşkan
Bir demet sardunya.
Dilimde bir sürü utangaç kelime,
Hepsi de renk renk yüzüme demirlemiş.
Elimdeyse
Cıvıl cıvıl konuşkan
Bir demet sardunya.
Çok güzel. Tebrikler.
Elinize, kaleminize sağlık!
Yeni şiirlerinizi okumak dileğiyle.