“Ağlayan Kadın” (Görsel 2) mendilini ağzında ısırarak tutar. Gözlerinde endişeyle karışık bir korku barındırır. Öyle bir zaman gelir ki gözlerimiz o bakışları silerek gülümsetmeye çalışır. Önce çizgileri ve renkleri tuvalden kazırız. Sonra tuvalin arkasında bir kadın görürüz. Adı Dora Maar olan bu kadının derin bakışlarına takılırız. “Kim bu Dora Maar? (Görsel 1) Neden ağlıyor? Ya da ağlayan sahiden Dora mı?” diye sorular sorarız.
Maar, Picasso’nun öne çıkan resimlerine ilham kaynağı olan kişidir. Onun, ağlayan kadın takıntısına hüznünü ödünç verecek kadar da cömert. Aralarındaki sevgi mi, aşk mı ne olduğunu anlayamadığımız bu ilişkiye bakışlarımızı bulandırmadan göz atalım.
Kendine güvenen, yetenekli ve entelektüel bir kadın olan Dora aynı zamanda fotoğrafçı, şair ve ressamdır. Sanatında yükselişe geçtiği dönemde Picasso ile tanışır. Picasso’nun üslubundan oldukça etkilenir. Daha sonra, Picasso’nun da isteği ile hayatına resim yapma arzusu girer. Aynı zamanda Picasso’ya modellik yapmaya devam eder. Bu kısımların altına kırmızı bir çizgi çekelim. Tıpkı Picasso’nun tüm Dora Maar portrelerinde yanağına kondurduğu şeftali kırmızısı gibi.
‘Dora Maar’ olarak ismini sonradan değiştiren sanatçı 1907’de Paris’te doğar. Annesi Fransız, babası Hırvat asıllı başarılı bir mimar. Babasının işlerinden dolayı bir süre Arjantin’de kalır. Paris’e gelir gelmez 1926’da resim dersleri almaya başlar. Ardından Güzel Sanatlar’da fotoğraf eğitimi alır. Fotoğraf alanındaki yeteneği onu bu alana iter. O zamanın ileri gelen fotoğrafçıları ile çalışır ve hatta aynı atölyeyi paylaşır. İllüstrasyonlar yapar. Fotomontaj, bindirme, kolaj teknikleri ile zihinleri zorlarken çeşitli illüzyonlar yakalar. Fazla ayna kullanımı ve gölgelerdeki zıtlıklarla bunu destekler. Formlar üzerinde gerçeküstü rötuşlarıyla da ünü artar. (Görsel 3, 4) İlk kişisel sergisini Paris’teki Galerie Vanderberg’de açar. (Caws, 2000, s.224) Bir kadın olarak güzelliğinin dışında sanatıyla öne çıkmayı başarır. Moda fotoğrafçılığında uzmanlaşır.
Politik konularda aktif olur. Paris René Lefeuvre’de 1934 yılında, Jacques Soustelle, Simone Weil ve Georges Bataille tarafından desteklenen faşist gösterilerin ardından, André Breton’un öncülüğünde yazılan “Mücadeleye Çağrı” isimli broşürü imzalar. Sürrealist kavramların etkisiyle kendisini sol görüşe yakın hisseder. Bu sürrealist çalışmalar bir süre beraber yaşadıkları Picasso’yu da etkiler. Dora ayrıca Picasso’ya fotoğraf çekme tekniklerini de öğretir.
Picasso Dora’nın atölyesinde bir arkadaşının ziyaretine gelir. Atölyede bir fotoğrafa hayran kalır. (Görsel 5) Picasso, Dora’nın modelliğini yaptığı bu fotoğrafı çok istemesine rağmen bir türlü alamaz ama Dora ile tanışmayı başarır. Yazar Jean-Paul Crespelle, ilk karşılaşmalarını şöyle anlatır; “Kalın kaşları nedeniyle daha soluk görünen soluk mavi gözlerle aydınlanan genç kadının ciddi yüzü; -hassas, huzursuz bir yüz- ışıkla gölgenin üstünden dönüşümlü olarak geçti. Parmakları arasında küçük, sivri uçlu bir kalem bıçağını masanın tahtasına sürmeye devam etti. Bazen ıskaladı ve siyah eldivenlerinin üzerine işlenmiş güllerin arasında bir damla kan belirdi.” (Conway, 18 Haziran 2014). Picasso daha sonra bu eldivenleri hatıraları için sakladığı vitrine kilitler. İkisinin yolları bir film setinde tekrar kesişir.
Picasso ona hayran kalır. Mazoşist tavırlarından oldukça etkilenir. Belki de bu hayranlığı onun portrelerini çizmekten daha ileri gider. Maar içinse bu sevgi ölümüne kadar olan süreçte bir saplantıya dönüşür. Dokuz yıl birlikte yaşarlar.
Picasso’nun Dora’yı “sürekli ağlayan bir kadın” olarak hatırladığını söylemesi çok acı. Hatta, “Yıllarca onu acı içinde resmettim. Bunun nedeni sadist olmam veya bundan zevk almam değil, sadece bu görüntünün bana hükmetmesi. Bu yüzeysel değil, derin gerçeklikti.” (Gilet & Lake, 2012, s.198) der. Picasso’nun Dora’yla ilgili bu söylemleri bize olumsuz düşünceler yükler. Dorayla Picasso’nun ortak ilgi alanlarının çok olmasına rağmen, Dora’yı ünlü ressamın zıt kutuplarında dolaştırır. (Görsel 6)
Picasso Dora’yı ayrılmadan önceki son yıllarında yalnızca ağladığı için sever. Çünkü onun hüznünden beslenir. Dora’nın ‘Ağlayan Kadın’ portresi onlar ayrılmadan önce çizilen son resimdir ama konumuz bu resim ve ressamın üslubu değil; Picasso’nun iç savaşın acılarını bir kadın üzerinden betimlemesidir. Dora, Amerikalı yazar James Lord’a “Benim portrelerimin hepsi tamamen yalan. Onlar Picasso’nun. Hiçbiri Dora Maar değil.” der. (listelist.com/aglayan-kadin-picasso/).
Dikkat edersek Picasso’nun ‘Ağlayan Kadın’ portrelerine başlamadan önce çizdiği Dora’ların bambaşka olduğunu görürüz. (Görsel 7) Ressamın betimlemelerinde; Dora yüzünde tatlı bir tebessüm, narin, alımlı bir duruş ile zarif karanlığını içinde saklayan bir kadın olarak bakar.
İspanya İç Savaşı Picasso’yu çok etkiler. Dora’nın ruhsal sıkıntılarının kırılma zamanı da bundan sonra başlar. Paris’in ara sokaklarında engelli, yoksul insanların fotoğraflarını çeken, empati kuran Dora’dan bahsedersek bu kulaklara yabancı gelmez. Paris’in dışında da arayışlarına devam eden Dora, özellikle hizmet gitmeyen “La zone” olarak adlandırılan bölgelerde; kulübe ve barınaklarda yaşayan otuz bin kadar yoksul insandan bir kısmının fotoğrafını çeker. Barcelona’ya da gider. Aynı konularda fotoğraflar çeker. Dora, ünlü ressamın adını kendi işleri için hiç kullanmamış olmasına rağmen Picasso ile tanışıyor diye dikkate alınmaz.
İç savaşın etkisinde devasa bir eser olan Guernica tablosunun tüm oluşum aşamalarını da Dora fotoğraflar. (Görsel 8) Esasen Picasso, Guernica Tablosu’nu Dora’nın siyasi görüşünden etkilenerek yapar. Picasso önceleri apolitik bir sanatçı iken faşizme karşı tutum sergiler. Dora Picasso’nun bu resmi yaparken en yakın destekçisi olur. Guernica’nın resmî fotoğrafçısı olan Dora, bu eşsiz tablonun her bir çizgisi hakkında yorum yapanlara muhakkak bir çift söz söyleme hakkına da sahip olur. Hatta tablonun bazı yerlerini Dora’nın boyadığı da söylenir. O sıralar bu savaş, Dora’nın sinirlerini gitgide yıpratır. Peşine İkinci Dünya Savaşı olur. Elbette başka sebepler de birikir. Picasso’yu ezici söylemlerine ve de hovardalıklarına rağmen terk edemez. Oysa ki Maar, iyi eğitim almış ve ayakları üzerinde durabilen bir kadındır. Hâl böyle iken Picasso, Dora Maar’ın ona karşı olan sevgisini yıpratır, önemsemez.
Picasso, Dora ile yaşarken başka kadınlarla da ilişkilerini devam ettirir. Dora ile birlikteliklerinin son zamanlarına doğru Picasso, kendisinden yirmi yaş küçük bir kadınla da yaşamaya başlar. Bu genç kadın ve ressamın bir de çocuğu olur. Üstelik Picasso bu süreçte resim yapması için Dora’yı teşvik eder. Dora, fotoğraf sanatının inceliklerine hâkim, özgün çalışmalar ortaya koyarken; her şeyi bırakıp resim yapmaya başlar. Yıllar sonra sanat eleştirmenlerinin ortak söylemi de aşağı yukarı aynı olur. Picasso, Dora’nın kendisine bağlılığını kullanarak fotoğraf alanında yükselmesini engellemek ister.
Dora tam da bu zıtlıklar içinde sinir krizi geçirir. Üstelik Picasso da onu terk eder. Bir süre akıl hastanesinde yatar. Yasak olmasına rağmen elektroşokla başka tedaviler görür. Hastaneden çıktıktan sonra Picasso ona kırsalda bir ev satın alır. Bu ev ona gönderdiği özür yüzüğüne benzer. Dora hayatının son zamanlarını kendi içine çekilmiş olarak Paris’te geçirir. Bir zamanlar özgün fotoğraflar umudu ile dolaştığı Paris’in sokaklarında; o kalıplara sığmayan kadından artık eser yoktur. Dora bundan böyle resme sımsıkı tutunur. (Görsel 9, 10) Yaşamayı seçer. Düşünsel ve inanç anlamında bu yaşadıklarından sonra değişikliğe de gider. Dora’nın annesi Katolik mezhebine bağlı bir kadın. Küçük kızını bu mezhebe göre katı bir şekilde yetiştirir. Gençliğinde ise bunlara babasının da desteği ile karşı çıkmasına rağmen Dora, bir zamanlar reddettiği öğretilere geri dönüş yapar. Hayatının sonuna dek tam bir katolik olarak yaşar. Picasso ile nadiren görüşmeye devam eder. Dora tekrar Picasso ile resim yapmayı da hayal eder.
Dora’da zedeleyici yıpranmalar oluşur. Fakat yaşadıkları, sanatını önemli ölçüde etkiler; bu durum da resimlerine yansır. Tarzını güçlendirir. Picasso değeri yaşadığı zamanda bilinen ender ressamlardan olduğu için; Dora uzun yıllar Picasso’nun gölgesinde kalır. İlk başlarda bundan şikâyet etmez. Aksine tercihi de bu yönde olur. Bu da Dora’nın Picasso’dan hemen ayrılmamasının nedeni olarak ona beslediği duygulardan başka şeylerin de var olduğunu gösterir. Picasso ile birlikteyken yaptığı resimlerde -kendisi kabul etmese de- desenleri Picasso’nun fırçasının kokusundan yayılan bir gerçeğe evrilir. Sonradan resimlerinde bu durum değişir. (Görsel 11, 12) Soyuta meyleden içe dönük manzaralara döner. Picasso ile geçmişini, kendisi ile resimleri arasında muhafaza eder. Dora, genelde Picasso’nun sevgililerinden biri ve modeli olarak hatırlanır ki bu tam manasıyla eksik ve yüzeysel bir ifadedir. Kendisi de bunu reddeder. Picasso’nun onun ‘hocası’ olduğunu vurgular.
Kendisini sanatçı olarak tanıtan birçok sergisi de olmuştur.(1) Emma Lewis, Tate Modern’de iki yüz elliden fazla fotoğrafın misafir olduğu serginin küratörlerinden birisidir. [2] Dora Maar’ın çalışmalarına “Kasvetli ve çekici, şakacı bir unsur.” diyerek akıllara kaydeder. Aslında eserler esprisini de içinde barındırır. (Dowd, 24 Kasım 2019).
Şiir yazar. Ruhundaki dalgalı hâller metaforlar hâlinde renklerinde ve kelimelerinde yayılır. Ağır depresyonda, kriz geçirdiği zamanlarda şiirleri onu destekler. Yetmişli yaşlarından sonra Dora, karanlık odasına geri döner. Burada yüzlerce fotogramla (kamerasız fotoğraflar) deneyler yapan Dora’nın resim sanatına uzun süre emek verip ilerleme kaydetmişken neden tekrar fotoğrafla ilgilendiği konusunda ancak tahminler yürütebiliriz. İki sanat arasında birbirini besleyen ortak disiplinler var. Resimle haşır neşir olurken, aklında yanıp sönen ışıklar mı yolunu aydınlattı? Onu dürten neydi? Yine de hiçbir zaman bilemeyeceğiz. Çünkü karanlık oda deneylerinin birçoğu Dora’nın ölümünden sonra bulunur. Bu da içe dönük bir karakterden beklenilen bir davranıştır. Picasso’ya bir tepkisinin sonucu olarak onları saklamış olabilir. Bir yandan da Picasso’nun istediği sanatı sürdürmesi ile ona olan bağlılığının sağlamasını yapar. Tahminler olası güzergâhta devam etse de sonuçta bu deneyleri yapmış olması onun gerçeği. Seksen dokuz yaşında uzun bir yolculuğun arkasından gözlerini kapayan Sevgili Dora, birçok soru işareti ile hayata veda eder.
Dipnot: ( 1)”Bunlar sırasıyla; Haus der Kunst, Münih, 13 Ekim 2001 – 6 Ocak 2002; Centre de la Vieille Charité, Marsilya , 20 Ocak – 4 Mayıs 2002; Centre Cultural Tecla Sala, Barselona , 15 Mayıs – 15 Temmuz 2002; Centre Pompidou , Paris , 2019 5 Haziran – 2019 Temmuz 29; ve Tate Modern , Londra , 20 Kasım 2019 – 15 Mart 2020’ dir.” (https://www.tate.org.uk/whats-on/tate-modern/dora-maar)
Dora Maar, sanat tarihçileri tarafından uzun yıllar sonra keşfedilir. Yaşadığı zamanlarda kıymeti bilinmez. Hatta Maar, yakın tarihte ‘Genius Picasso’ dizisinin 2018 sezonunda Samantha Colley tarafından canlandırılır. Dizinin konusu Picasso’nun yaşamıdır.
Picasso çok güçlü kübist ressamlardan olduğunu kanıtlamış özel bir sanatçı. Yolumuzu henüz ‘Ağlayan Kadınla’ kesiştirmedik. Bu portre Dora ile özdeşleşince farklı, Picasso’yu düşününce farklı anlamlar içeriyor. Dora Maar’ın ağlaması Picasso’nun sanatının bir bölümünü elbette ‘Doralaştırır’. Aslında Dora Maar için; ağlayan değil, ağlatılan kadın demek daha doğru olur.
Şair Grace Nichols’ın Dora’nın ağzından yazdığı mısralar da bunu destekliyor.
…
Ben hırpalanmış bir ilham perisi gibi asılı dururken
Benim mahrem kederim ortalığa dökülmüş
…
‘Picasso, yüzümü
onun bozulmamış coğrafyasına geri istiyorum.’
Dora Maar ve Pablo Picasso’ya saygılarımla.
Kaynaklar:
Mary Ann Caws, Dora Maar’ın Hayatları: Savaş, Picasso ve Sürrealistler, Paris, Thames & Hudson, 2000, 224 s
Morris, Roderick Conway (18 Haziran 2014). “Venedik’te Gerçeküstü Görüntülerin Görkemli Yeri” . The New York Times .
François Gilet & Carlton Lake, Picasso ile Yaşamak, 2012, bölüm III sy: 198.
https:/listelist.com/aglayan-kadin-picasso/
Vincent Dowd BBC Sanat Muhabiri /24 Kasım 2019 https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-50518878
https://www.tate.org.uk/whats-on/tate-modern/dora-maar
https://www.theguardian.com/books/booksblog/2009/dec/14/poem-of-the-week-grace-nichols
Elif Hanım, yazınızı büyük bir merak ve ilgiyle okudum. Hemen hemen her paragrafında verdiğiniz emek fark ediliyor. Tebrikler. Elinize sağlık. Dünya kültürünü ve sanatını yansıtan yeni yazılarınızı okumak dileğiyle.
Çok teşekkür ederim. ????
Kolay rastlayamayacağımı düşündüğüm bir biyografi idi.Sanatınızın çok yönlülüğünü bir kez daha görmüş oldum bu vesileyle. Ayrıca yazı bana Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu’ndaki gibi hem olanaksız hem de olası bir bağlılığı çağrıştırdı. Çalışmalarınızı ilgi ile takip ediyorum.
Değerli yorumunuz için çok teşekkür ederim.
güzel ve derğerli bir çalışma.
Gerçekten ilginç bir yazı olmuş. Dora gibi kadınlar hep olacak. Bu üzücü. Ama Picasso’yu da daha yakından görmüş olduk. Ellerinize sağlık ????
Teşekkür ederim.
Teşekkür ederim.