yalnızlık guguklu saat

gölgemi bırakmıyor hüzün

kalmakla gitmek arasında

ayırdında değilim anın

kollarım birer tırpan

kesiveriyor büyüttüğüm 

çiçekleri

içimde o eprimiş usanç

benimle oyun oynayan

yoksunluğum beynimde bir uyku

uyanıveren ayak sesleriyle

alaca karanlığın ikiz kardeşi

tam ucundan doğrultmuşken yelkenleri

can evime vurup durur 

iniş çıkışın yorucu basamakları

çıkışta çekişen canım

inişte çemberini kovalayan 

bir çocuk

gelgitlerin tortusuyla deniz

sürekli kıyıya vuran