Her ülkenin eğitim tarihinde, yenilikçi fikirleriyle halkına öncülük etmiş, gelecek nesillerin yetişmesine katkıda bulunmuş insanlar vardır. Onlardan bazısı meslek olarak eğitimcilikten gelirken bazısı da eğitime gönül vermiş kişilerden oluşmaktadır. Bu yazımızda, Norveç’in 19. yüzyılda yaşamış önemli eğitim gönüllülerinden biri olan Ole Vig’in hayatı ve eserlerini kısaca tanıtmaya çalışacağız.
Ole Vig’i tanıtmak için kullanılabilecek belki en iyi tanım, “Halkının eğitim seviyesinin yükselmesi için çalışan Norveçli bir eğitim gönüllüsü ve kamu işçisi” olacaktır. Norveç’in tanınmış sosyolog ve tarihçilerinden Rune Slagstad, “De Nationale Strateger” adlı kitabında Vig’i, “Demokrasinin gelişmesinde büyük önemi olan bir halk eğitimcisi ve gönüllü kamu emekçisi” olarak nitelendirmektedir. Ole Vig, kısacık hayatında modern anlamda eğitim kurumlarının kuruluşunu görüp oralarda uzun süreli çalışamamıştır. Ancak ülkedeki birçok kişi tarafından Norveç köylülerinin eğitim hayatına büyük katkısı olan liselerin babası olarak kabul edilmektedir.
Vig, 6 Şubat 1824’te Trondheim bölgesinde yer alan Stjørdal ilçesine bağlı Vikmarka köyünde dünyaya geldi. Babası Ole Olsen Viganaasen ile annesi Marit Nielsdatter Walstad kendilerine ait küçük bir araziyi işleterek geçinmeye çalışan fakir bir çiftçi ailesiydi. Bölgenin zenginlerinden birine bağlı çalışan bu ailede büyüyen Ole, henüz çok küçük yaşlardan itibaren okumaya meraklı bir çocuktu. Geceleri yatağına uzanıp harfleri kendi kendine tekrarlayarak ve heceleme pratiği yaparak daha beş yaşındayken okumayı öğrendi. Okumayı küçük yaşta öğrenmesinde, annesi Marit’in ona ve kız kardeşi Nikoline’e her gece okuduğu ve âdeta yaşayarak anlattığı hikâyelerin büyük yeri vardı. Hikâyeler, genellikle ezbere okunan İncil tarihinden bölümler olsa da küçük Ole’nin zihin dünyasında büyük tesir bıraktı. Ole Vig, dinleyerek büyüdüğü o hikâyeler sayesinde, çocukların hayatına ışık tutmada, güzel ahlak ve vatan sevgisiyle dolu olarak yetişmelerinde yol gösterici mesajlarla dolu olan öğüt içerikli şarkı (ilahi) söylemenin ve hikâye anlatmanın önemini kavrayacak, ilerleyen yıllarda bu konuya büyük önem vermeye başlayacaktı.
Okuma yazmayı annesinden öğrenen küçük Ole, 7 yaşındayken yatılı okula başladı. Ancak gittiği okulun şartlarının zorluğuna rağmen evin tek oğlan çocuğu olarak küçük yaşında, babasına tarla işlerinde ve hayvanların bakımında yardımcı olmaktan geri durmadı. Küçük yaşında geçirdiği zorluklar Ole’yi sonraki hayatına hazırlayacak ve iyice pişmesini sağlayacaktır. Küçük Ole, bir yandan babasına yardımcı olurken diğer yandan bulduğu her fırsatta eline geçen bütün kitapları okuyarak vakit geçirdi. En sevdiği kitaplar, astronomi ve tarih konulu olanlardı.
15 yaşına geldiğinde Værnes Kilisesine devam eden Ole, kilisenin ileri görüşlü rahibi Widerøe tarafından keşfedildi. Rahip Widerøe, Vikmarka’dan gelen o küçük, çelimsiz ama yetenekli çocuğun taşıdığı kabiliyetin farkına vardı ve babasına, Ole’yi de yeni kurulan Klæbu Ruhban Mektebine göndermesini tavsiye etti. Ancak babanın evde kendisine yardım edecek birine ihtiyacı vardı. Üstelik rahibin tavsiye ettiği okulun masrafları çok yüksek olduğundan karşılaması imkânsızdı. Bu yüzden oğlunu okula göndermek konusunda isteksiz davrandı.
Rahip Widerøe, babanın cevabına rağmen pes etmedi ve 12 Aralık 1839’da Værnes papaz evinde Ruhban Mektebi öğretmenleri ve köylülerin katılımıyla bir toplantı düzenledi. Toplantıda, öğretim görmelerini çok istediği iki çocuğun, Ole Olsen Vikmarken ile Johan Pedersen’e 10 yıl içinde geri ödenmesi şartıyla burs verilmesini teklif etti. Teklif oy birliğiyle kabul edildi. Böylece iki çocuk için Klæbu Ruhban Mektebinde okumalarının önü açıldı ve Genç Vig, Værnes’in ileri gelenlerinden biri olan Papaz Widerøe’nin yardımıyla, 1841’de Klæbu’daki Ruhban Mektebine kaydedildi. Genç Ole, doğduğu yer olan Vikmarka’ya ve baba evine veda ederken hedeflerini gerçekleştirmek üzere uzun bir yolculuğa başlamanın heyecanı ve sevinci içindeydi. Fakat o mutlu gününde hayatının yarısını tamamladığının farkında değildi.
Ruhban Mektebinde kaldığı süre boyunca sessiz ve mütevazı bir öğrenci olarak tanındı. Ancak birkaç yıl sonra “Norske Bondeblomster” (Norveç Köylü Çiçekleri) isimli dergi yayımladığında ve son sayfada yazdığında, okulda aldığı eğitimin kendisine çok şey kattığını ifade edecekti: “Bu çalışmam, minnettar bir mürit olarak, gençlere harcadıkları emekten dolayı sevgili öğretmenlerim Piskopos Hans Jørgen Darre ve Kandtheol Nikolay Ulstad’a ithaf edilmiştir…” Ole Vig, başarılı bir eğitim hayatından sonra, 1845 yazında, Klæbu Ruhban Mektebinden “Üstün bilgi” ve “Olağanüstü yetenek” dereceleriyle mezun oldu.
Eğitimine devam ettiği sırada, Aafjorden bölge papazı Magelsen’in yanında ev öğretmeni olarak atandığında, bu sırada ilgi duyduğu edebiyatla ilgili okumak ve araştırmak için bolca fırsat buldu. Papazın geniş kütüphanesinde hem tarih hem de şiir kitaplarını okumaktan geri durmadı. Özellikle Danimarkalı felsefeci ve yazar Nikolaj Frederik Severin Grundtvig’in yazılarıyla ilgilendi. O yazılarda insan yaşamının gizemlerine ışık tutabilecek birçok şey buldu. Grundtvig’in, Hıristiyanlık ve vatanseverlik konulu tesirli yazıları, ahlaklı bir insan olmaya yönelik tavsiyeleri ve ortaya koyduğu ilkelerle ana dili ve İskandinav ruhunu korumaya yönelik fikirleri, Ole Vig için çok büyük bir yol gösterici olacaktı. Artık o da bir aydın olarak kendini diğer insanlardan farklı ve üstün bir konumda görmeden, içinden çıktığı halkın arasında işe başlayacak olmanın heyecanı ve şevkiyle yanıp tutuşmaktaydı. Grundtvig’in yazıları sanki onun için kaleme alınmıştı. Şimdi önünde bir hedef vardı ve onu gerçekleştirmek için gerekli şeyin ne olduğunu biliyordu. Bu, kendi ifadesiyle; “Norveç Halkının Uykudan Uyanmasındaki İnanç ve Umut”tu.
Okuldan mezun olduktan sonra Kristiansund’da öğretmenlik vazifesine başladı. Ancak görev alanı ve zamanı oldukça sınırlı olduğu için, öğretmenlik görevine ek olarak, yeni kurulan zanaatkârlar derneğinin sekreterliğini yapmaya ve her pazar akşamı konferans vermeye başladı. Konu, Norveç tarihinin eski dönemleriydi ve özellikle de İskandinav ilmine vurgu yapmaktaydı. Bu konferanslar, 1851 yılında yayımlanan “Norveç’te Yaşam: Norveç Gençliği İçin Bir Kış Akşamı Okuması” kitabının temelini oluşturdu.
1849 yılında Klæbu Ruhban Mektebinin 10. yıl dönümüne katıldı ve burada Trøndelag’daki Grundtvig Hareketinin liderlerinden biri olan rahip Fredrik Wexelsen ile tanıştı. Onun aracılığıyla Trøndelag’daki Grundtvig Hareketiyle irtibat kurdu. Daha sonra, hareketin lideriyle görüşmek amacıyla 1851 yazında Danimarka’ya seyahat etme ve Sorø Akademisine gitme fırsatı buldu. Orada Danimarkalı rahip ve eğitimcilerle tanıştı. Danimarka yolculuğunu yaya olarak yaptığı için yolda Toten köyünde bulunan arkadaşı Fredrik Wexelsen ve ailesini ziyaret etti. Burada Wexelsen’in kız kardeşi Marie Wexelsen ile tanıştı. Vig, Marie’ye ilk anda tutulmuştu. Onunla görüşebilmek için sonraki zamanlarda da Sukkested çiftliğinde yaşayan Wexelsen ailesini birkaç kez daha ziyaret etti. O ziyaretlerin sonunda Marie’ye karşı beslediği duygularını belirten bir mektup yazdı ve sonunda evlenme teklifi etti. Ancak Marie, Vig’e yazdığı cevabi mektubunda, ona karşı sadece dostane duygular beslediğini ifade ederek evliliği düşünmediğini belirtti. Vig, red cevabından dolayı çok üzülse de Marie’ye olan aşkına sadık kaldı. Marie’yle sonraki zamanlarda da görüştüler ancak ikisi de başka birileriyle evlenmedi. Aslında Marie’nin Ole’nin sevgisine karşılık verdiğine dair pek çok söylenti var. Wexelsen ailesinin ona karşı tutumlarında hoşgörülü olsalar bile muhtemelen Marie’nin Stjørdal’dan gelen fakir bir çiftçinin çocuğuyla evlenmesinin, ailelerinin saygınlığına gölge düşürebileceğini düşünmeleri, iki gencin evlenmesine engel olmuştu. Marie’nin, Ole Vig’in ölümünde, “Ben, Ole Vig’in dul eşiyim” dediği söylenir. Marie Wexelsen, ölümünden üç yıl sonra Ole Vig’e ithafen “Ketil, Küçükler İçin Bir Noel Hediyesi” isimli bir kitapçık yayınladı.
Ole Vig, Danimarka’yı birkaç hafta dolaştıktan sonra Kopenhag’a geçti. Herkesten daha çok hayran olduğu ve saygı duyduğu Nikolaj Frederik Severin Grundtvig ile tanıştı. Dönüş yolunda Kristiania’yı ziyaret etti ve orada “Selskabet för folkeoplysningens fremme”in (Halk Eğitimi Teşvik Şirketi) kurucularından kamu bilgilendirme memuru J. Friis ile tanıştı. O sırada şirketin sekreteri ve editörü olması için Folkevennen dergisinin sahibi Hartvig Nissen’den bir teklif aldı. Vig, bu teklife evet cevabını verdi. Bu sayede Olaus Arvesen, Knud Knudsen, Eilert Sundt, Ivar Aasen ve Aasmund Olavsson Vinje ile birlikte halk eğitimi alanında isteyebileceği en merkezî konuma yerleşmiş oldu. Böylece sosyal alandaki çalışmalarına daha iyi bir şekilde devam etme fırsatı buldu.
Ancak Vig’in “Folkeoplysningsselskabet”ten (Kamu Bilgi Toplumu) aldığı maaş o kadar azdı ki geçimini sağlamak için Nissen’in ve E. Berge’nin belediye okulunda yarı zamanlı öğretmenlik yapması gerekecekti. O dönemde onca zorluğa rağmen öğretmenler için, “Den Norske Folkeskole” (Norveç Halk Okulu) adını verdiği bir dergi çıkarmaya başladı. Burada diğer şeylerin yanı sıra, P. A. Jensen’’in 1863’ten itibaren devlet okulları için hazırladığı “Læsebog for Folkeskolen og Folkehjemmet” (Devlet Okulları İçin Ders Kitabı) ismiyle çağdaş ders kitapları için önemli bir model olacak olan planları yayımladı. Yaşamının son 6 yılında, hem “Folkevennen” hem de “Den norske Folkeskole”de, özellikle Norveç tarihi, kilise tarihi ve eğitim alanlarında çok sayıda ses getiren ilmî makaleler kaleme aldı. Ayrıca 1851 yılından başlayarak 1857’de ölümüne kadar “Folkevennen” (Halk Dostu) dergisinin editörlüğünü yaptı.
Ole Vig, çalışmalarından fırsat buldukça memleketini ziyaret etmekteydi. Bir keresinde yakın arkadaşı saatçi Olav Bjørgum’u, Stjørdal’a yakın Hegra kasabasındaki Kyllo’da ziyaret etti. O günlerde artık Norveç’te tanınan biri olan Ole Vig’in Kyllo’da olduğunu duyan insanlar hemen oraya toplandı. O buluşmada, iyi bir sese ve şarkı söyleme yeteneğine sahip olan Ole Vig, toplanan kalabalık için sonraları Norveç halkının 2. millî marşı şeklinde kabul edilmiş olan şarkısını söyledi: “Blandt alle Lande i Øst og Vest” (Doğu ve Batı’nın Tüm Ülkeleri Arasında).
Vig, sonraki günlerde, insanların düşüncelerini, fikirlerini ve kültürel yönlerini geliştirmede tiyatronun sahip olduğu büyük potansiyelin farkına vardığı için Norveç Drama Okulunun yönetim kuruluna katıldı. Ama o yıllarda hem repertuvar hem de hazırlık açısından çoğu kişinin dilini anlayabileceği ve destek vereceği bir tiyatronun olması gerekiyordu. Bundan dolayı çoğunluğu Danimarka tiyatrosundan olmak üzere, yabancı tiyatro eserleri, genellikle Danimarkalı oyuncular tarafından Norveç’in büyük yerleşim yerlerinde sahnelenmekteydi. Tamamıyla Norveç’e ait tiyatro ise Ole Vig’in büyük çabalarıyla “Folkeopplysningsselskapet” (Norveç Halk Bilgi Derneği) tarafından 1852 yılında, Kristiania şehrinde Norske Tiyatrosu adıyla kuruldu. Henrik Ibsen, tiyatronun sanat yönetmeni olarak atandı. Oyuncuların seçimi ve istihdamı için gerekli şartların belirlenmesinde ve seçimindeki rolü olan Ole Vig’in, o sırada Norveç entelektüel yaşamındaki büyük etkisini ve konumunu açıkça göstermekteydi. Edebiyat araştırmacısı Torstein Høverstad, bununla ilgili şöyle demektedir: “Henrik Ibsen, tiyatronun sanat operasyonlarından sorumluydu. Ancak bir oyunun sahnelenmesine karar vermeden önce Bay Ole Vig ile görüşmesi gerekiyordu. Bu işlem, gerekli oyuncuların seçilmesinde de uygulanmaktaydı.” Høverstad, Vig’in hayatı boyunca yaptığı işe olan sarsılmaz inancının, insanlara olan büyük saygısının, geniş fikirli, pratik düşünceli ve vatan sevgisiyle dolu bir kişiliğe sahip olmasının Ibsen’i güçlü bir şekilde etkilediğini belirtmektedir. Ole Vig’in karakterinin temel dayanağı olan bu nitelikler, onun hem şiir hem de nesir çalışmalarını şekillendirmede büyük katkı sağlamıştır.
Ole Vig, diğer yandan Norveççenin yazı dilini oluşturma çalışmalarında Knud Knudsen ile birlikte çalışmıştır. Knud Knudsen’in dil görüşüne uygun düşen ve daha sonra Norveç’in resmî dillerinden birine dönüşecek olan Bokmål’a (Norveççenin edebî kitap dili) ilham kaynağı olacak kadar iyi derecede konuşma ve yazma yeteneğine sahipti. Ole’nin kaleme aldığı “Norveç’te Yaşam” kitabı, Kristiania’da yeni kurulan “Selskabet til Folkeoplysningens Fremme”nin (Halk Eğitimini Destekleme Derneği) arkasındaki adamlar arasında adını duyurmuştur.
Ayrıca köylerde kütüphaneler oluşturmayı ve Norveç’te daha önce olmayan, her kesimden halkın çocuklarının da okuyabileceği, Danimarka’da da örneklerini gördüğü kolejler (liseler) kurmayı da planlamaktaydı. 1857’de Hamar’daki bir öğretmenler toplantısında, Norveç’te halk kolejleri kurmak gerektiğinin önemi hakkında tesirli bir konuşma yapmış ve Mjøbygdene’deki eski katedralin yıkıntıları üzerine bu inşaata başlamayı teklif etmiştir. Konuşması insanlarda büyük tesir bırakmıştır. Bu fikri hemen hayata geçmemiş olsa da Ole Vig, günümüzde Norveç halk liselerinin babası olarak kabul edilmektedir.
Aynı yıl Vig, “Norske Bondeblomster” (Norveç Köy Çiçekleri) adını verdiği bir şiir koleksiyonu da yayımlamıştır. Şiirleri zamanında beğenilerek okunmuş ve tanınmış olsa da çoğu günümüze kadar ulaşamamıştır. Şiirleri arasında en tanınmışı, Hans Matthison-Hansen’in melodisine uygun, basit ve içten bir dille kaleme aldığı “Blandt alle Lande i Øst og Vest” (Doğu ve Batı’nın Tüm Ülkeleri Arasında) isimli şiiridir. Bu şiir, ilk olarak 1854’te Skolelærer-Møde’de Salmer og Sange til Brug’da basılmış ve takip eden yıllarda bestelenmiştir. Aynı yıl Ludvig M. Lindeman ile birlikte “Det Norske Folk” dergisi için “Sange og Rym” (Şiir ve Kafiye) şiirini yayınlamıştır. Bu şiir, Norveç eğitim tarihinin dönüm noktalarından biri olarak yüzyılı aşkın bir süre, Norveç okullarındaki şarkı kitaplarının temel repertuvarlarında yer almıştır.
Ole Vig, çocukluk günlerinden başlayarak başından geçirdiği zor hayat şartlarına bağlı olarak genç yaşında tüberküloza yakalandı. Bu hastalık, ilerleyen yaşlarında hayatının geri kalanını da etkileyecekti. Ancak ilk yıllarda etkisini çok fazla göstermeyen hastalık, yorucu çalışma şartlarının, yoksulluğun ve düzenli beslenememenin neticesinde Ole Vig’in vücudunun iflas etmesine sebep oldu. Kendisi durumunun farkına varınca kaleme aldığı mektuplarının birinde şöyle yazmıştır: “… halkıma ve vatanıma ölmeden önce söylemek istediğim çok şey var. Bu yüzden her saatimi çok özenle kullanmalıyım.” Ama ecel çok beklemeden kapısını çaldı. 19 Aralık 1857 akşamı, Hjerterum’da, arkadaşlarına “Şimdi İsa’nın adıyla güvenle uyuyabilirim” sözleriyle veda ettikten sonra son nefesini verdi. Şairin “Yaş otuz beş, yolun yarısı” dediği gibi Ole Vig öldüğünde yolun yarısında bile değil, henüz 33 yaşındaydı. Noel arifesinde Oslo’daki Vår Frelser Mezarlığında büyük bir katılımla toprağa verildi. Vig, Norveç’te öğretmenlik mesleğinin azizlerinden biri olarak kabul edilmekte olup günümüze kadar her 17 Mayıs’ta Oslo Öğretmenler Derneği tarafından mezarı başında ve Stjørdal şehrinde anılmaktadır.
Ole Vig’in ölümünden sonra, gençlik yıllarından itibaren gerçekleştirmeyi düşündüğü planların birçoğu hayata geçirilmiştir. Onun, “Her köye bir kütüphane kurma” düşüncesinden yola çıkan Norveç’te, günümüzde çok yaygın olan ve aktif olarak hizmet veren, herkesin rahatça kullanabileceği bir modern kütüphane ağı bulunmaktadır. Norveç’in ilk halk lisesi, Hamar kasabasında “Sagatun Folkehøyskole” (Sagatun Halk Lisesi) ismiyle 1864’te açılmıştır. Okulun kurucuları Olaus Arvesen ve Herman Anker, Vig’in bu tip okulların açılması yönündeki çabalarını ve yaptıklarını hatırlatan konuşma ile okulun açılışını yapmışlardır.
Stjørdal Belediyesi, Vig’in ölümünün 150. yılı anısına, 2007 yılını “Ole Vig Yılı” ilan etmiş ve büyük çoğunluğu onun hayatı ve çalışmalarıyla ilgili olan çeşitli kültürel etkinliklerle kutlamıştır.
Ole Vig’in, Hjalmar Hansen tarafından yapılan bronz heykeli, 1971 yılında Stjørdal belediye binasının önüne dikilmiştir. Ayrıca kuruluşunda fikir babalığı yaptığı, 240’dan fazla öğretmeni ve 1000’den fazla öğrencisi olan Stjørdal şehrindeki bölge lisesiyle birlikte, Norveç’in on bir şehrindeki caddelere ismi verilmiştir. Ayrıca Ole Vig Vakfı adında kültür, toplumsal çalışma, spor ve sanat alanında faaliyet gösteren bir vakıf bulunmaktadır. Vakıf kuruluş amacına uygun olarak, “Ole Vig ruhunu yaşatmak için” sloganıyla 20-35 yaş aralığındaki insanlara yönelik bir yarışma düzenlemekte ve ödül vermektedir.
Ole Vig, ortalama hayat süresinin çok uzun olduğu ülkelerden biri olan Norveç’in günümüz eğitim sisteminin halka ulaşarak şekillenmesinde ve Hristiyanlık öğretilerinin yaygınlaşmasında önemli katkılarda bulunmuş, kısa sürse de dolu dolu bir ömür geçirerek henüz erken denilen bir yaşta hayata veda etmiştir.
Kaynaklar:
Aarnes, S. A. (2022, June 29). Ole vig. STORE NORSKE LEKSIKON. https://nbl.snl.no/Ole_Vig
nn.wikipedia.org (2022, October 24). Ole vig. nn.wikipedia.org https://nn.wikipedia.org/wiki/Ole_Vig
Pettersson, Kj. E. (2022, October 24). Ole vig. https://olevig.no/om-ole-vig/
salmebloggen.no (2009, October 14). Vår Fader i det høye. salmebloggen.no https://salmebloggen.no/category/ole-vig/
Ole Vig gibi insanlar ülkelerinin tarihlerinde kalacak, gelecek nesillere güzel şeyler bırakmışlar. Helezon’a teşekkürler!