Alanlarımız farklı,

Harmanlarımız farklı beyim.

Uğraşınızı bilmem ama ben,

Havası yer yer puslu,

Yarası dik duruşlu,

Sözleri neşter benzeri,

Kendisi serseri bir şairim.

Az serseri olmayınca da

Kimse demesin ki

Sözü yerine göndermede mahirim.

Kefesi almayana çekilmez bir yük, 

Anlayana her zerresi aşka dairim.

Ne yazarsınız ne çizersiniz,

Hangi mahalde gezersiniz,

Zevkleriniz nedir bilmem ama

Ben baştan ayağa çileyim.

Alışıktır, içinde yoğrulur,

Düştükçe doğrulur,

Çilekeşten korkulur beyim,

Çilenin hammalı da pervasız olur.

Sözüm yalın ve keskindir,

Ne yapayım elimde mi,

Gurbet mihengim olmuş,

Yalnızlık dengim, özlem bileği’m.

Evet dilim sivri amma

İğim sağlam, tığım çelik,

İçimde de hep Yâr ileyim.

Gönül ister ki hep hoş diyeyim,

Ama olmuyor işte ne bileyim.

Asıl mesele kalptedir bilirsin,

Dilin sivri olmasına katlanılır da

Kalp sevgiye yaban

Kemliğe yurt olmuşsa zor.

Kendi eliyle koyar insan,

Kendi eliyle bulaştırır

Onu ben nasıl sileyim?

Belki sözlerimi her terazi çekmez,

Kiminin zoruna gider,

Kiminin oluruna…

İyi de söz bilmeze,

Söz ezen dilbaza ne diye ezileyim!

Kelimeleri bilir misin beyim?

Şairin can yoldaşı hani…

Her huydan her boydan var bende,

Kimi uysal çocuk kimi az yaramaz,

Kimi alt perdeden kimi avaz,

Her gün başlarını okşar

Saçlarını tararım onların ben,

Sözlerimle koca bir aileyim,

Söz bilmezlere de

Ağır bir gaileyim.

Kimi bir daneden doyar,

Kimine kırk fırın yetmez.

Neyse çok bile bu kadar izahat beyim,

Hem de dikkatle ve nezahetle.

Artık müsaade ben gideyim,

Bak diyeceğim ama

Direniş kuşlarını görmezsin sen

Rüzgâr yapıyor kanatları

Esmeye başladı tatlı tatlı,

İç denizim açık,

Havam iyiyken açılayım

Can sahilime doğru,

Yalnızlığımı avuttuğum,

İsyanımı kuruttuğum yere…